Hiçbir kesimin yaşanmasını istemediği son bir aylık gelişmeler, hem TC’nin kamuoyunda hem de KKTC kamuoyunda büyük yankı yaratmıştır. Eksik ve yanlış bilgiler üzerine yapılan bu tartışmaların nedeni herkes tarafından mitingde açılan bir pankart olarak nitelense dahi aslında gerçek bu değil. Gerçek; KKTC Hükümetinin 2009 yılında imzalamış olduğu Ekonomik Protokolü kamuoyundan uzunca bir süre saklaması, yapılması gereken düzenlemelerin adil ve ekonomik akla uygun yapılmayarak ekonominin iflasına yol açmasıdır. Bu hatalı uygulamaların tamamını kapı kapı gezerek “Türkiye istedi yaptık” söylemi ile savunan Hükümet, TC’ye karşı kışkırtmayı başarmıştır.

Herşeye rağmen sadece Hükümetin yanlış ekonomik politikalarına tepki koymak adına mitinge katılan kırk bin insanın içerisinde kendini bilmez dört beş kişinin açtığı bir pankart tüm ada halkına maledilmiştir. Bu da TC kamuoyunun büyük hatasıdır.

Peki halkı isyan ettiren bu ekonomi paketinin kapsamı ne idi? Kim tarafından hazırlandı? Uygulanabilir mi? Bence ekonomi adına tartışılması gereken sorular bunlar. Cevap vereyim; ekonomik paket, KKTC’nin yıllardan beri kronikleşmiş, ekonomik sıkıntılarının belirlendiği, başta kamu maliyesi olmak üzere birçok düzenlemenin yeraldığı mevcut içeriği dahi KKTC ekonomisinin yeniden yapılması için yetersizlik göstermektedir. Diğer bir ifade ile ekonomik paket ne kadar ağır olursa olsun, eksiği var fazlası yok bir yapıya sahiptir.

Kimler hazırladı peki? Bu ekonomik paket KKTC bürokratları ve Hükümetlerinin bizzat/fiilen katılımları ile hazırlanmıştır. Bu paket TC’de yazılıp buraya gönderilmemiştir !! Bunu Ekonomi Bakanı da Maliye Bakanı da defalarca dile getirmiştir. Bizim Bakanlarımız, Hükümetlerimiz yetersiz ise biz bunu sorgulayalım. Hepimiz biliyoruz ki bu ekonomik paket hazırlanmalıydı ve uygulanmalıydı. Bu paketin hazırlanmasındaki ve uygulanmasındaki eksiklikler, yanlışlıklar bunu halka asla açıklayamayan ve tartışmaktan sürekli kaçınan KKTC Hükümetinin ve ilgili Bürokratların suçudur !!

Peki bu paket uygulanabildi mi? İşte bunun yanıtı açık ve net olarak “HÜKÜMETİN SİYASİ RANT SAĞLAYABİLMESİ ADINA HAYIR” dır.

Size üç basit örnek:

1) Kamu Çalışanları Yasası: Kamuda çalışanların maaş ve ücretlerini yeniden düzenleyen bu yasa “SİYASİ RANT” gözetiminde hazırlanarak 01.01.2011 tarihinde yürürlüğe konmuştur. 01.01.2011 tarihinden sonra Kamuya girecek olan insanların (sözleşmeli, geçici kadrolu) maaş ve ücretlerini yeniden belirleyen yasanın 4(5). maddesi Hükümetin siyasi rantını açık ve net olarak ifade etmektedir.

“Bu Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte Devlette veya bu Yasa kapsamındaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarında aday kamu görevlisi, geçici işçi, geçici personel, sözleşmeli personel veya başka herhangi bir statüde çalışmakta olup da bu Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra yeni bir statüye geçenlere bu Yasa kuralları uygulanmaz.”

31.12.2010 tarihine kadar bir günlük dahi sözleşmesi olan tüm geçici ve sözleşmeliler (ki Hükümet yüzlerce kadro fazlası sözleşmeli ve geçici istihdam yapmıştır), 2011 yılında sözleşmeleri sona erdiğinde yine yeni sözleşmeyi eski yüksek maaşla yapacaklar. Bu Yasa’dan muaftırlar !!

2) Emeklilerden vergi kesintisi uygulaması ile bütçe tasarrufuna giden Hükümetin yaptığı hatalı yasal düzenleme Anayasa Mahkemesinden geri dönmüştür. Bakan ve milletvekillerinin vergiden muaf ödeneklerinden 1 TL faiz vermeden emeklilerin kesintilerinden elde ettiği tasarrufları rant uğruna dağıtmış olduğu da diğer bir gerçektir.

3) 2011 bütçesinde “İç borçlanmayı engellemek için yasal bir düzenleme olmasına rağmen” Hükümet, SSK için Yakın Doğu Bank’dan 20 milyon Türk Lirası borçlanmıştır. Usulsüz bir uygulama ve ilk aydan açık veren bir bütçe.

Bu üç örnek gibi daha onlarca, yüzlerce açıkça işaret etmektedir ki ekonomiyi tartışırken “Türkiye Dayatması” demeden önce kendi siyasilerimizi tanıyalım. Hiçbir ekonomik açılım ortaya koymayan, mesleki bilgileri yetersiz Bürokratlarımızı eleştirelim. Başta Maliye Bakanlığı’nın yanlış yasal düzenlemeleri ile iflas eden ekonominin nedenini TC’den önce Hükümete soralım. Kapı kapı gezerek tüm halka alınmakta olan bu ağır ekonomik tedbirlerin “Türkiye” tarafından dayatıldığını açıkça ifade eden siyasilerin kendi çıkarları uğruna bu halkın inançları ve beklentileri dışında da karar alabileceklerini artık görelim.

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler