Küçük bir adanın Kuzeyinde yaşayan Kıbrıs Türk Halkı olarak  1974 sonrası toplam 46 yıllık sürede başa geçen 43 Hükümet !!! Sanırım bu bir Dünya rekoru ama esas olan şey Siyasilerin de Seçmenlerin de Sistemin de bozuk olduğu bir yapı var ortada. Bu istatistik net bir şekilde bize bunu kanıtlıyor.

Şimdi de sırada 11 adayın yer aldığı Cumhurbaşkanlığı Seçimi kapıda. 46 yılda 43 Hükümet gibi Cumhurbaşkanlığı için 11 adayın da olması yine ülke Siyasetindeki – Sistemindeki ve Seçmenindeki yozlaşmayı ispatlar şekilde.

Siyasi olarak önemli icraat olarak önemsiz bir makam Cumhurbaşkanlığı, en azından bu güne kadar hep öyleydi. Sadece ve sadece Kıbrıs Sorunu üzerine görüşmeci sıfatında olan bir makam ki 46 yıldır havanda su dövüyorlar. En son Crans Montana görüşmelerinde yaşananlar, yapılan açıklamalar bir Federasyon şansından ne kadar uzak olduğumuzu ispatlamış ve hatta Sn.Akıncı da bunu destekleyen birçok beyanat vermişti.

O günden bu güne sadece 3 yıl geçti. Güney her ortamda; Siyasi Eşitlik – Egemenlik – Yönetim – Toprak v.b birçok konuda  taviz vermeyeceğini belirtti. Adamların inandığı , savunduğu bu…Çok basit…

Bizler ise onlar ne isterse bir şekil anlaşma adına adımlar atan ama sürekli duvara toslayarak dışlanan bir Halk. Bugün hala bakıyorum da ayni hikaye ayni masallar devam. Yok Federasyon yok barış yok Avrupa … Neyi anlamıyoruz ki, Güney eşitlik ve adil paylaşım noktasında Kıbrıs Türk Halkını paydaş görmüyor…Sadece AZINLIK olarak görüyor… O zaman neden bizler de tezlerimizi – stratejimizi değişmiyoruz?

Kıbrıs Türk Halkının bu ada tarihinde geçmişe dayalı uzun bir hikayesi var. Çektiği çok acılar var. 46 yıl geçse de düzeltemediğimiz kronik yanlışlarımız var. Kendimiz yaptık bu hataları. Kimseyi suçlamayalım. Ne karşı kıyıya kızarak ne de karşı kıyıya dayayarak olmaz. Ben kendi adıma sırtımı Güneye veya AB ye de dayamam. Bugün için en azından Özgürlüğüm-Güvenliğim-Egemenliğim var… Belki bir daha bu adada asla 1974 öncesine dönülmez ama yeniden azınlık noktasına dönülebilir. Bu konuda çok dikkatli olmalıyız ve kendi hatalarını başkalarının üzerine atarak suçsuz şımarık çocuk tavırlarını bir tarafa bırakıp kendi ayakları üzerinde duran bir Devlet olmalıyız. Bunun için de birlik olmalıyız. Bölünmüşlük bir toplumu yok edebilecek olan en büyük tehlikedir. Ama şu anki tabloya bakıyorum da; Cumhurbaşkanlığı seçimleri kapıda. Geleceğe Yürüyoruz – Kararımız Net – Doğrusu bu – Cevabımız şu…. Sloganlar – Filimler havada uçuyor. Türkiye üzerinden çirkin siyasi oyunlar dahil tam bir rezalet…

Kıbrıs Türk Halkı olarak, ister federasyon ister konfederasyon ister bağımsız bir devlet olalım hiç fark etmez. Bu bölünmüşlük ile kişisel menfaat özelinde yaşamaya devam ettikçe, bizi ya başkaları yönetir, ya hep ya yama ya da azınlık oluruz. Sonunda da tükene tükene yok oluruz…

Kategori
Etiketler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler