“Siyasi Rant öngörüsü ile yönetilen Bütçe’nin finanse edilebilmesi için bugün Tahvil basanlar, günü geldiğinde bu Tahvilleri ödemek adına da PARA BASACAKTIR.”

Kamu Bütçesinin önlenemez maliyet artışının öncelikli nedeni olan “Siyasi Rant Dağıtımları” gün geçtikçe artış gösteriyor.

Bu artışı karşılayabilmek adına finansman arayışını sürdüren Hükümet Bankalardan borçlanmaya devam ediyor.

Borçlanmaya dair aldığı Bakanlar Kurulu Kararlarını dahi Resmi Gazetede yayınlamayan ve KKTC Anayasası’nın 161(3). maddesine aykırı uygulamalar sergileyen Hükümet şimdi de TAHVİL basacağını ve iç borçlanmaya gideceğini yüksek ses ile konuşmaya başladı.

Tahvil basarak iç piyasadan borçlanma fikrinin nasıl ve kim tarafından ortaya atıldığını bilmiyorum ama bunu planlamayan Hükümet yetkililerine sormak istiyorum;

1. Tahvillerin garantörü kim olacak? KKTC mi yoksa Türkiye Cumhuriyeti mi? (Geri Ödeme Riski: Anaparanın ve faizin yatırımcıya geri dönüşü, tahvili ihraç eden tarafından garanti edildiği için, bu kuruluşun güvenilirliği tahvilin riskliliğini etkiler. Politik Risk: Ülkenin politikasındaki tutarsızlık, tahvillerin fiyatının düşmesine neden olabilir.)

2. İkinci el Tahvil piyasası kuruldu mu kurulacak mı yoksa Hazine Dairesi yönetiminde mi olacak?

3. Tahvil alım/satımında tek aracı Bankalar mı olacak?

4. Bu Tahviller hangi şart ve koşullarda “Nakit İşleme” tabi tutulacak?

5. Mevcut Bankalar bu Tahvilleri almakta serbest mi olacak yoksa alım için Yasal zorunluluk mu getirilecek?

6. Tahvili gönüllü veya zoraki satın alan Bankalar bunları kendi müşterilerine satamazlar ise ne olacak? Yeterli talep gelmez ise “B Planınız” nedir?

7. Tahvillerin vadeleri ve faiz oranlarını kim belirleyecek?

8. Tahviller değişken mi yoksa sabit faizli mi olacak?

9. Bir anda iç piyasadaki nakit çekecek olan Hükümet olası faiz artışının özel sektöre yaşatacağı sıkıntının farkında mı?

10. Hükümetin Tahvil basarak borçlanmayı düşündüğü bedel/adet ne kadardır?

11. Bu kaynağın nereye aktarılacağı ve hangi iç borçlara ödeneceği belirlendi mi?

12. Emekliye çıkacak olan kamu çalışanlarına Tahvil ile mi ödeme yapılacak?

13. Tahviller garanti olarak verilebilecek mi?

Mali disiplinden uzak, siyasi rant üzerine planlanan KKTC Bütçesinin hiçbir reform ve radikal düzenleme yapılmaksızın bu tip bir iç borçlanmaya gitmesi, 1 Nisan 1972 tarihinde de Kıbrıs Türk Yönetimi tarafından 5 yıllık süre ile basılan “Kalkınma Bonosu” tecrübesine sahip olan KKTC Devletinin, bugünkü Bütçe Dengelerini sağlamak adına yeniden Tahvil basması çok iyi tartışılması ve düşünülmesi gereken bir konudur.

Her şey bir tarafa burada önemli olan kaynağın nasıl yaratılacağı değil, kaynağın nasıl kullanılacağıdır.

Denetimden uzak Kamu Bütçesinin 2011 ilk üç aylık verileri bize birçok gerçeği gözler önüne sunmaktadır.

Hiçbir maaş artışı ve hayat pahalılığı ödenmeyen Kamu Personeline ilk üç ayda ödenen 16 milyon TL’lik maaşın tamamı ek mesai olmadığına göre, yeni istihdamlardan söz etmek gerekir…

Devlet İhale Tüzüğünün 3(2). maddesi kapsamında dağıtılan ihalelerden hiç bahsetmiyorum…

Sonuçta mesele kovayı doldurmak değil, kovadaki delikleri kapatmak…

Hep söylüyoruz, önce Radikal Reform sonra kaynak…

Önce bir daha açık vermeyecek bir Bütçe planının oluşturulması gerek sonra bunun için kaynak yaratmak gerek…

Ama biz günü kurtarıyoruz…

Bugün borçlanalım, Tahvil basalım yarına kısmet…

Muhtemelen bu Tahvillerin vadesi geldiğinde de ödeyebilmek için PARA BASACAĞIZ…

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler