KKTC olarak Dünyadan kopuk bir ekonomik yapı içerisinde sürdürmekte olduğumuz ekonomik yapının bugün gelinen noktada iflas ettiği bir gerçektir. Kapalı ekonomik sistem içerisinde popülist bir yaklaşım ile yıllarca Devlet Hazinesini annesinden/babasından mirasmış gibi dağıtan gelmiş geçmiş tüm Hükümetler, bugün yaşanan ekonomik yıkıma neden olacağını öngörmüş olmalarına rağmen önlem almamışlardır. Sürekli olarak partisel çıkarlarını gözeten siyasiler, bu ülkenin geleceği adına hiçbir plan yapmaksızın Türkiye’nin göndereceği bütçe açığını nasıl harcarız mantığı ile önceleri Kamu Maliyesini, sonrasında da özel sektörü iflas noktasına sürükleyecek hatalar yapmışlardır.
Bugünkü Hükümet sürdürülmesi imkânsız olan bu yapının düzeltilmesi adına vergisel önlemler almaktadır. “Vergisel önlemler” diyorum çünkü yapılan tüm açıklamalara konu kararlar, beyana dayalı gelirler üzerindeki vergilerin artırılmasına dayanmaktadır. Yani ülkenin gerçek ve en büyük sorunu olan “kayıt dışı ekonomi” başta olmak üzere, maliyet yaratıcı vergi uygulamaları, rekabet yasası düzeni v.b hiçbir sorun kapsamlı bir yasal düzenleme bu reform paketi içerisinde yer almamaktadır.
Emekli maaşlarından yapılacak vergi kesintisi temelde doğru bir uygulamadır. Ancak bunun şu anda sadece 2 asgari ücret üzeri olarak belirlenmesi yerine, 60 yaş sınırına göre bir vergi düzenlemesi yapılmış olsa ve 60 yaş üzeri sağlık ve bakım giderlerinin fazlalığı dolayısı ile gelir vergisinden muaf tutulmuş olsa idi çok daha adil bir uygulama olacağı görüşündeyim. Yine de uygulamaya destek veriyorum. Buna ek olarak, uygulanacak mali program çerçevesinde altyapısı hazırlanmış geniş kapsamlı adalet ve eşitlik ilkesi gözetilerek uygulanacak her türlü reform paketine de desteğim tam olacaktır.
Ancak 08.07.2010 tarih ve 111 nolu Resmi Gazete’de yayımlanan “Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasa Tasarısı” ile getirilmesi öngörülen değişiklikler ile vergi yükü sadece ücretli çalışanlar için değil işverenler, esnaf-zanaatkâr ve tarım ile uğraşanlara dolayısı ile ülke piyasalarına %17 lik bir ek maliyet artışı olarak yansıyacaktır. Nasıl mı?
Bir kişinin bir yılda elde etmiş olduğu gelir üzerinden vergilendirilmesi hesaplanırken, asgari geçim indirimi gözetilerek Devletler tarafından uygulanan “vergisel genel muafiyet” ler vardır. Yani eğer bir yılda belirlenmiş olan muafiyetin altında bir kazanç elde ederseniz, vergiden muaf olursunuz. KKTC de yürürlükte bulunan yasalar uyarınca bir kişi bir yıllık asgari ücret toplamı dışında (14.844 TL); ücretli çalışanın yıllık brüt ücretin üzerinden %17 lik, esnaf-zanaatkâr ve kendi işyeri olan kişilerin yıllık toplam kazançları üzerinden %10 özel indirim hakkı (vergi muafiyeti) bulunmaktadır. Yapılan bu Yasa Tasarısını ile bu oranlar ücretlilerde %17 den %10 a, kendi işini yapan kişilerde ise %10 dan %0 a indirilmesi öngörülmektedir.
Yukarda açıklamış olduğum bu değişiklikler öncelikli olarak vergi adaletine ters düşen bir uygulamadır. Ayrıca, KKTC deki tüm işverenler personelleri ile net ücret üzerinden anlaşarak çalışmaktadırlar. Bu da demektir ki özel sektör dahil ücretli çalışan kişilerin bugünkü ücretleri ortalama ya %7 düşürülecek ya da işveren ortalama %7 lik bu ek maliyete katlanacaktır. Bu kadarla da sınırlı değil. İşveren de kendi kazancından özel indirim konusu olan %10 gelir payının vergisini ödemeye başlayacaktır. Tabi bir de işin diğer yüzü var. O da kişisel indirimlerde yapılan bu değişiklik ile hem ücretli personellerin hem de işverenlerin gelir vergisi matrahlarının yükseleceğinden, Gelir Vergisi dilimlerinde doğacak yükselmeden dolayı ekstra bir vergi daha doğacaktır. Bu da yine piyasalara olumsuz yansıyacaktır.
Bu durumda beyana dayalı gelirler üzerinden hesaplanan vergilerin yükseltilmesi, KKTC ekonomisinin veya bütçesinin sağlam temeller üzerine kurulmasından çok kayıt dışılığı özendirici uygulamalara yön verecektir. Ülkede kayıt dışı olan ekonominin kayda alınması yönünde hiçbir uygulama yapılmazken, maliyet artırıcı bu uygulamaların hayata geçirilmesi ekonomideki az da olsa büyüme trendini ciddi yönde olumsuz etkileyecektir. Üstelik her türlü mal ithalatında, gümrükte stopajını peşin ödeyen ve bu ödedikleri fazla stopaj farkının iadesini dahi alamayan veya başka kurallar uyarınca vergisini peşin ödeyen kişi ve işletmelerin %10 luk özel indirimler haklarının tamamen kaldırılması hangi vergi adaletine ve eşitliğine uygun düşer acaba? Kanımca bu yasaya başta işverenler karşı çıkacak. Çıkacak ama bunun karşılığında Sendikalar ile Reel Sektör bilinçli olarak karşı karşıya getirilecek. Herkesten ricam bu noktada her iki tarafın da soğukkanlılıkla hareket etmesi yönündedir. Uzlaşı temelinde sağduyu ile hareket edilmesi, sendikalar ve reel sektör arasında yaratılacak bir tartışma ortamı sonucunda bu ekonomik paketin uygulanmasını planlayanlara yönelik olarak verilecek en güzel cevap olacaktır.
Önemli bir not daha. Bunu ben bir yıl önceki yazımda birçok kez yazdım ve söyledim. Olası bir Federal çözümde her iki kurucu Devletin vergi oranları eşit olması gerekecektir. Yani, bugün olduğu gibi Güney Kıbrıs’ta Kurumlar Vergisi %10 dur, tıpkı KKTC’de de olduğu gibi. Ancak, KKTC de ücretli çalışanlar için 2010 yılında; kişisel indirim 14.844 TL, kalan gelirden ise %10 (eskiden %17 idi) özel indirim hakkı ve işverenlerde kişisel indirim 14.844 TL kalan gelirden %0 (eskiden %10 du) olarak uygulanırken, Güney Kıbrıs’ta muafiyet oranı hem ücretli çalışan hem de işveren için eşit olarak uygulanmakta ve bu rakam da kişisel yıllık muafiyet indirimi 19.500 Euro yani yaklaşık 40.000 TL dir. Şimdi soruyorum size, bir federal yapının oluşmasından sonra hangi ekonomi ne tarafa kayacak acaba? Unutmayın, federal yapıda hangi kurucu Devlette kayıtlı iseniz verginizi de o kurucu Devlet ödersiniz. Diğer bir değiş ile, Kuzey kurucu Devletinin ekonomisi, Güney kurucu Devleti altında vergi avantajından yararlanmak adına harekete geçecektir.
Yapılmaya çalışılan bu reformların içeriği ekonominin genel çerçevesine uygun olarak düzenlenmeli ve Yasal içerikleri oluşturulmadan önce konusunda uzman tüm meslek grupları ile görüş alış verişinde bulunularak hazırlanmalıdır. Bunun yapılmaması başarısızlığa yol açar tıpkı bu son yayımlanan Gelir Vergisi Değişiklik Yasasındaki gibi. Yasa tekniği ve terminolojisi olarak hatalarla dolu bu Yasa Tasarısının en az birkaç hukukçu tarafından tashihten geçirilmesi gerekmektedir.
/
Piyasalara %17 Ek Maliyet Kapıda
08.07.2010 tarih ve 111 nolu Resmi Gazete’de yayımlanan “Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasa Tasarısı” ile getirilmesi öngörülen değişiklikler ile vergi yükü sadece ücretli çalışanlar için değil işverenler, esnaf-zanaatkâr ve tarım ile uğraşanlara da dolayısı ile ülke piyasalarına %17 lik bir ek maliyet artışı olarak yansıyacaktır. Nasıl mı?…
/
Kayıt dışı ekonomiye destek;
Ülkenin en büyük sorunu olan kayıt dışı ekonomi çatısı altında faaliyet gösterenler, hale hazırda Devlete hiçbir beyan sunmadıkları için ve her 2-3 yılda bir vergi affından yararlandıkları için bu yeni yasal düzenleme onları etkilemeyecek. Mevcut reform paketinde de bu kayıt dışı ekonomiden nemalanan ve adil rekabet ortamını bozan kişi ve işletmelere yönelik hiçbir önlem alınmadığından dolayı, kayıt dışı çalışmakta olan kişi ve işletmelerin piyasa payları bu yasa sonrası artı gösterecektir.
/
Dürüst çalışan esnaf, zanaatkar, tarım işçisi ve işverenin sırtına bir maliyet daha bindirildi;
Eğer bir işveren olarak çalıştırdığınız personele ödediğiniz aylık ücretleri bordronuzda dürüstçe beyan ediyorsanız, işletmenize ait tüm mali hesaplarınızı eksiksiz ve bir tamam ilgili dairelere sunuyorsanız, bu yasal değişiklik sonrasında vergi yükünüz artacak. Yok eğer çalışanın haklarını gasp ediyorsanız, ödediğiniz ücreti bordroda doğru olarak yansıtmıyorsanız ve hatta çalışanlarınıza sigorta yapmayım işletmenizin yılsonu hesaplarını hiçbir şekilde ilgili daireye sunmayıp ardı ardına yayınlanan aflardan yararlanıyorsanız, bu yasal düzenleme sonrasında maliyetleriniz diğer dürüst rakiplerinize karşı daha da düşüş gösterecek ve Pazar payınız artacaktır.
/
Güney ile rekabet mümkün değil;
Gelir Vergisi değişiklik Yasa Tasarısı altında yapılan düzenlemeler ile vergi yükü ücretli çalışanlarda %7, işverenlerin ise %10 oranında artırılıyor. KKTC ekonomisindeki tüketimin (talebin) Güneye kaymasından şikayet eden Hükümet şimdi de işgücünü (çalışanların) ve işletmelerin (üretimin) Güney ekonomisine kaymasına neden olacak %17 oranında maliyet artış öngören Gelir Vergisi Değişiklik Yasa Tasarısını gündeme getirdi.
Güneyde hem ücretli çalışanlara hem de işverenlere eşit olarak uygulanan 19.500 euro kişisel vergi indirim uygulaması yapılmaktadır. KKTC i,se bu oran 12 aylık asgari ücret toplamı olan 14.844 TL sonrası safi kazanç üzerinden ücretli çalışanlarda %17 işverenlerde de %10 olarak hesaplanmaktadır. Vergi avantajının Güney Kıbrıs’ta daha yüksek olmasından doğan mali rekabetken dolayı daha ucuz ürün satan Güney piyasaları ile rekabeti imkansızlaştıracak uygulamaya imza atmaya çalışan Hükümet, yeni yasal düzenleme ile 14.844 TL sonrası safi kazanç üzerinden uygulanan kişisel indirimleri ücretlilerde %10’a, işverenlerde ise %0 a indirerek piyasaların maliyetlerini artıracağının farkında değil mi?
/
Bu ay ücretli çalışanlardan %7 kesinti yapılabilir;
İşverenler bu yasa hayata geçtiği andan itibaren aylık hazırlanan bordolarda yeni düzenlemeler yapmak zorunda kalacaktır. Ücretli çalışanların safi gelirlerinden %7 lik bir kesinti yapması gereken işverenler, bunu yapmadıkları takdirde ciddi bir vergi maliyeti ile karşılaşacaktır. Bir diğer değiş ile ücretli çalışan insanlar bu yasa sonrası maaşlarında %7 lik bir azalma ile karşı karşıya kalabilirler.
/
14. Maaş uygulamasına son verilmesini destekliyorum;
Kamunun birçok alanında, özel nitelikli kurum ve kuruluşlar, kamu bankaları ve kamu eliyle yönetilen bankalar ve bu bankaların işletme ve iştiraklerindeki 14. maaş uygulaması, tasarruf tedbirleri çerçevesinde kaldırılmasını sonuna kadar destekliyorum. Ekonomi ve Enerji Bakanlığı bünyesinde KOBİ Geliştirme Merkezi (KOBİGEM) kurulmasını olumlu bir gelişme olarak gözlemliyorum.
Henüz mesaj yok