KKTC, ekonomik olarak da sosyal yapı-altyapı-eğitim-sağlık sistemi-kamu vb her alanda yokuş aşağıya hızla inen lastiği patlak bir otobüs gibi…

otobüs’ün vitesi boşta, Şoför koltuğundaki Hükümet sürekli balaris’liyor ama ses var yol kat edemiyor… Araçta yolcu olan vatandaş endişesiz, artık alışmış… Sıfır tepki…

Zaten otobüs bizim değil… Asla otobüs bizim dememişiz… Dümen, lastikler, motor hepsi emanet… Mazot ise borç!

Üstelik şoförün ehliyeti yok, yolcuların da gidecek bir durağı yok!

Günübirlik hayatlar, yaşamlar, yolculuklar ve eleştiriler… Herkes kendi koltuğuna oturmuş, canı sıkıldıkça Şoförü değişiyor… Herkes neden-niçin diyerekten koltuktan koltuğa sohbet ede dursun, yan köyün Otobüsünü kıskanıyorlar…

Ama kimse demiyor ki, aynı Otobüs-Aynı Yol ama biz bir yere varamıyoruz! Neden?

Çünkü bizim Otobüsteki yolcuların varacağı bir terminal’i yok.

Çünkü Otobüstekiler nereye gitmek istediklerini dahi bilmiyorlar… Kaldı ki Şoför yolu da bilmiyor, nereye gidilmesi gerektiği ve nereden gidileceğini…

Yıllarca Otobüsü süren Şoförler sadece kendi sevdiklerine ve kendine yakın olanlara koltuk vermişler. O yüzden Otobüsün önü hınca hınç dolu, arka koltuklarda kimseler yok…

Daha bugün olmuş, Otobüste kaç yolcu var onu bilen de yok… Şoförler yolda – sokakta gördüğü herkesi vatandaş yapmış ve otobüse almış. Hatta durmamış, gören Otobüse atlamış…

Plakasız-kayıtsız kısacası ruhsatsız bir şekilde yıllarca yol alan otobüs birçok kez yolda kaldı… Ama nedendir bilinmez hiçbir yolcu da bu Otobüsten aşağıya inmemiş.

Bazen motoru yandı, mazotu bitti, lastiği patladı ama artan yolcu sayısı ile hep yola devam etmiş.

Ayaktaki yolcular indi ve bu Otobüsü ittiler, hem de tüm güçleri ile…

Şoförün yandaşı olan biletsiz oturan yolcular da her zaman camdan bakıp “nasıl itilmesi gerektiğini anlattılar” ama hiçbir zaman otobüs’ten inip de yardım etmediler…

Benzin parası dahi hep borç ile ödendi…

Her koşulda otobüs yol aldı…

Derken bu günlere geldik…

Şimdi otobüs karanlıkta yokuş aşağıya yol alıyor…

Üstelik Şoför Balarislemeye devam ediyor!

Otobüsün muavini sendikalar, yolcuları kendi menfaati için örgütleyip bu karanlıkta dahi “ateş böceği” gibi kendi için ışık saçıp kendi menfaatini korumak için çalışıyorlar. Yokuş karanlık ama Muavin duvarı göstererek masallar anlatarak Otobüsün duvara vurmasını bekliyorlar. Bu otobüsü ilk onlar bozmuştu ama unuttular herhalde… Hatta bazı muavinler, komşunun otobüsünü öve öve bitiremiyor ve tüm yolcuların ona binmesi için ikinci bir iş yaparcasına çalışıyorlar…

Peki ne yapmalıyız? Bu yolculuk nasıl biter, nasıl düzgün yol almalıyız? İşte kaçınılmaz reform;

  1. İyi bir Makinist bulmalıyız…(Gerçek bir toplum lideri)
  2. Şoför kargaşasına ve suiistimaline bir son verip, Şoför seçimini ve sürüşünü değiştireceğiz… (Başkanlık sistemi)
  3. Muavinleri işten atacağız…(Sendikaların sınırsız güçlerini sınırlayacağız)
  4. Yolcuları ortak bir yol ve amaç için umutlandıracak bir rota belirleyeceğiz…(Toplum olarak ortak amaçlarımızın önceliğini belirleyerek, önce kendi ülkemizi düzelteceğiz)
  5. Yolcuları adil ve tarafsızca yeniden düzenli ve adil bir şekilde koltuklara oturtacağız… (Kamusal reform yapacağız)
  6. Delik deşik yolları tamir edip, Otobüsün konforlu yol almasını sağlayacağız…(Adil, şeffaf ve eşitlik temelinde bir toplum yaratacağız)

Ve bunları hemen yapacağız…

Yoksa günün sonunda otobüsten inip komşunun otobüsüne binmek zorunda kalacağız… O zaman da; yol güzel-konforlu dahi olsa, şoförler mükemmel de olsa, hepimiz oturacak koltuk da bulsak, varacağımız Terminalde bizi bekleyen gerçeği görene dek mutlu olacağız sadece… Ama gerçek, vardığımız o Terminalde yok olacağız!

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler