Kayıt dışı ekonomi, Devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen ya da geçirilemeyen ve bu sebeple de denetlenemeyen faaliyetler olarak tanımlanabilir.

Buna göre, bazı kayıt dışı ekonomik faaliyetler yasa dışı faaliyetler olduğu halde, bazıları ise yasaklanmamış bir faaliyetin bilinçli olarak kayıtlara geçirilmemesi, dolayısıyla vergilendirilmemesi şeklinde meydana gelmektedir.

Ayrıca bizim ülkemizde çoğunluk ile görüldüğü üzere “Kayıt Dışı Ekonomi”; Devlet Bütçesinde yer alan kaynakların siyasi rant esasına dayalı Yasal çerçeveye uydurulmuş şekli ile dağıtılmasına verilen diğer bir isimdir.

Kayıt dışı ekonominin suç ekonomisi dışında kalan boyutu ile mücadelede amaç, Devletin ekonomik faaliyetlerini kayıt ve beyan altına alarak vergi toplaması, bu ekonomik büyüklüğü vergi, istihdam ve millî gelir boyutlarıyla kavramak iken; suç ekonomisi, kara para ile mücadelede amaçlanan ise bu sektörü ve elde edilen geliri ortadan kaldırmaktır.

Bu bağlamda 2011 yılının son çeyreğinde %8’lik oran ile Dünya’nın en büyük büyüme göstergesine sahip olan Türkiye, planlı bir şekilde “Kayıt Dışı ekonomi” ile mücadele etmiştir.

Konu ile ilgili olarak 2008-2010 dönemi Acil Eylem Planı’nda yer alan Yasal uygulamaları başarı ile hayata geçiren Türkiye Cumhuriyeti, geçtiğimiz günlerde de 2011-2013 dönemi Eylem Planı’nı açıkladı.

85 milyon nüfusa sahip olan Türkiye, Kayıt Dışı Ekonomi ile mücadelede gerek insana gerek ise teknolojiye yaptığı yatırımlarla bunu başardı.

Biz ülke olarak 298 bin nüfusta bunu başaramadık. Başarabilmek adına da Yasal reformlar veya düzenlemeler de yapmadık.

Kayıt Dışı Ekonomi ile savaş beş ana başlık altında değerlendirilmelidir. Bunlar;

* ?Gönüllü Uyumun Artırılması;
* ?Denetim Kapasitesinin Güçlendirilmesi;
* Yaptırımların Caydırıcılıg?ının Artırılması;
* Veri Tabanı Paylas?ımı;
* Toplumsal Farkındalıg?ın Artırılması.

Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede başarı kazanılması, şüphesiz etkin bir izleme ve değerlendirme ile mümkün olmaktadır. Eylem Planı uygulama sürecinin izlenmesinde konusunda Uzmanlardan oluşan Bağımsız bir “Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadele Kurulu” kurulmalıdır.

Tüm Bakanlıkları temsilen katılımcıların yanı sıra uzman sektör yöneticilerinden ve akademisyenlerden oluşturulacak olan Kurul toplantılarına gerekli görüldüğünde, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, meslek birlikleri ve özel sektör temsilcileri de davet edilebileceklerdir.

Kayıt Dışı Ekonomi ile yukarıda bahse konu beş temel ana başlık altında mücadele etmekte kararlı isek, bu başlıkların hayata geçirilebilmesi için öncelikli olarak Vergi Reformlarını hayata geçirmeliyiz.

Vergi reformu yapılırken, vergilerin adil olması, vatandaşın ekonomik ve mali gücüne göre vergilendirilmesi, vergide adalet prensibinin temel öğesidir. Hiçbir kesimin çıkarları düşünülerek hareket edilmemelidir. Adil bir vergi sisteminin kurulması ön planda tutulmalıdır.

Sonuçta denebilir ki;

Adil bir vergi sistemi için;

1- Mükelleflerin kazançlarının vergilendirilmesi, zararların kabul edilmesi gerekir.

2- Lüks tüketimin caydırıcı şekilde vergilendirilmesi gerekir.

3- Hizmet sektörünün daha kapsamlı vergilemeye alınması gerekir.

4- Gelir beyanı gibi, giderlerin de birleştirilerek beyanının sağlanması gerekir.

5- Muaflık ve istisnaların yeniden gözden geçirilmesi gerekir.

6- Gelirler kaynakta vergilendiriliyor ise devamında mahsubuna izin verilmesi gerekir.

7- Bu vesile ile spekülatif kazanç elde etmek isteyenleri caydırıcı bir şekilde kaynaktan vergilendirmek gerekir.

8- Yüksek vergi oranlarının düşürülmesi.

9- Şirket Sermayelerinin güçlendirilmesi için Yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi.

10- Bağımsız Vergi İtiraz komisyonlarının kurulması.

Vergilemede amaç “bağcıyı dövmek değil, bağdan üzüm yemek” olmalıdır. Bu bağlamda konu ile ilgili yazılarım devam edecektir…

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler