KKTC’de son bir haftada yaşanan ekonomik gelişmeler, bu ülkede neden yatırım yapılmaması gerektiğinin, mevcut işletmelerin neden iflas ettiğinin, insanların neden güneyden alışveriş yaptığının ve neden göç ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Hükümet önce 30 Aralık 2010 tarihli 221 nolu resmi gazetede tüm vergi-resim ve harçları yükseltmiş hemen ardından da KDV oranlarında yaptığı düzenlemeler ile piyasa fiyatlarını ortalama %4-%6 oranında yükseltmiştir.

Halkın alım gücünü sıfırlayan bu yanlış uygulamaların tartışmaları sürerken Eylül 2010 tarihinde “ben yaptım oldu” mantığı ile Emeklilerden Vergi kesintisi hususuda yürürlüğe konan yasal düzenleme yargıdan geri döndü.

Ekonomik akıl ile bakıldığı zaman vergilendirilmesi gereken bu gelir türünün Hükümetin uzlaşı mantığından ve adalet ilkesinden uzak bir yasal yapıda hazırlaması sonrası yargı tarafından iptal edilmesi Bütçenin tasarruf planlarına büyük bir darbe vurmuş olsa da, bu yasayı amatörce ve adaletsizce hazırlayan bürokratlar bu hatanın sorumluluğunu üstlerine almalı ve gerekeni yapmalıdırlar.

Bürokratların yanış düzenlemeleri sonucunda Davayı kaybeden Hükümet bir gün sonra intikam alırcasına yüksek Fon uygulamalarını hayata geçirşmitir.

Tek anlamı ile “özel sektörün iflası” için alınan bu kararlar henüz birkaç gündür yürürlüğe konmuş olmasına rağmen Maliye Bakanlığının yapmış olduğu “KDV ve Fonları bu çarşamba yeniden Bakanlar Kuruluna götüreceğiz” açıklaması ile, bu yasal düzenlemelerin sağlıklı bir ortamda hazırlanmadığını ve deneme-yanılma mantığı ile uygulamaya konduğunu ispatlamıştır.

Aldığım duyumlara göre Vergi Dairesinin altı aydır üzerinde çalışmakta olduğu bu yasal düzenlemelerin yeniden görüşmeye alınması ve revize edilmesi kararı, Maliye Bakanının tüm iyi niyetine rağmen bu konuda çalışan takım arkadaşlarının ve bürokratlarının nekadar yetersiz bilgilere sahip olduğunu göstermektedir.

Gerek KDV Oran tüzüğünde gerek ise Fon uygulamalarında alınan kararlar hiçbir ekonomik akla ve yapıya hitap etmemektedir.

Tamamı ile ada ekonomisinin içinde bulunduğu şartlar gözetilmeksizin yapılan bu düzenlemelerden dolayı yaşanmakta olan infial, bu Hükümetin hiçbir ekonomik planının olmayışından ve bu yasaları hazırlaması için görevlendirdiği bürokratların yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.

2011 bütçesinin gelir artırıcı bir bütçe olduğnu açıklayan Hükümete yüzde yüz katılıyorum.

Bir anda piyasalarda ortalama %16-%20 aralığında direk maliyet yaratan vergi politikalarını hayata geçiren Hükümet, bütçede bunu başarı olarak göstermektedir.

Denk bütçe amaçlayan Hükümet hiçbir tasarruf yapmadan partizanca menfaat dağıtmaya devam ede dursun, bunun maliyetini özel sektördeki iş adamları iflas ederek, kamu çalışanları da yüksek vergi politikaları ile ödemektedir.

Son yaşanan ekonomik gelişmelerle insanımızın alım gücünün düşmesine paralel yükselen piyasa fiyatları ile verilmek istenen mesaj özet ile şudur; “Yaşayamazsan terk et”!!!

Hiçbir Hükümet yetkilisinin bu halkın karşısına çıkıp da “Güneyden alışveriş yapmayın” demeye hakkı yoktur.

2011 yılı aslında ada ekonomisinin en parlak dönemi olabilirdi. Kamu Maliyesinin en büyük gider kalemlerinden olan “Finansman Maliyetleri”, adil ve şeffaf bir ortamda yapılacak özelleştirmelerden sağlanacak finasman kaynaklarının Kamunun iç borçlarının ödenmesi ile ortadan kaldırılabilir ve Bankacılık sektöründeki finasman kaynaklarının maliyetleri daha da aşağılara çekilebilirdi.

Özelleştirilecek kurumlarda çalışmakta olan insanımızın haklarını en iyi şartlarda koruyacak ve şeffaf bir rekabet ortamının sağlanması adına yürürlüğe konacak olan Özelleştirme Yasasından önce yapılacak mali reformlar ile desteklenecek bir ada ekonomisinde yaşanacak iç dinamiğin ülkeyi ciddi bir büyüme trendine getirmesi olasılığı gün geçdikçe ortadan kalkmaktadır.

İşletmeler için Bilanço Affı ve şahıslar için sağlanacak Varlık Barışı sonrası büyük ölçüde kayıt altına alınacak olan KKTC ekonomisinin kendi içindeki dinamikleri ile sağlanacak olan ivme, planlı tasarruflarla disipline edilen kamu maliyesini taşıyabilen daha büyük bir ölçekteki ekonomik yapıya doğru hareket edecektir.

Ama bunların hiçbiri yapılmadı ve yapılmıyor da.

Biz yine olması gerekenleri yazıyoruz Hükümet ise bildiği yanlışları yapmaya devam ediyor.

Hani seçim konuşmalarında sıkça duyduğumuz bir tasfir vardı “hepimiz ayni gemideyiz batarsak hep beraber batarız“.

Sanırım Hükümet ilk limanda gemiden indi ve gemi içindeki halk ile birlikte kaptansız bir şekilde bilinmeze doğru su alarak ilerlemeye çalışıyor.

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler