1974 den günümüze kadar bu adanın Kuzeyinde bir Devlet olabilmek adına çok da çalışmadık aslında. Ya kurduğumuz Devlete inanmadık ya da Devleti kendi çıkarlarımız adına kullanmaktan halkı unuttuk. Her iki şekilde de halk kaybeden, Siyasiler başta olmak üzere birçok farklı kesim kişisel çıkarları doğrultusunda farklı kazanımlara elde etti. Bugün Hükümet, Sendika, İş Adamları ve Halk arasında yaşananlar, aslında yine belli başlı kişilerin şahsi menfaatleri için oynadıkları oyundan başka bir şey değildir.

Hükümet çağrı yapıyor, “Bu ekonomik yapı sürdürülemez” diye. Peki 36 yılda bu Devleti kim bu noktaya sürükledi? Hala Mecliste milletvekilliği-bakanlık-başbakanlık yapan birçok siyasi 10 yıldan fazladır siyasi arenanın içinde. Bu ülkeyi bu noktaya sürüklenmesinde başrol oynamışlar, şimdi de kurtarıcı rolüne soyunmuşlar. Devletin tüm imkanlarını partizanca dağıtmışlar, kamu maliyesini yanlış kararlar ile batırmışlar. Hiç duydunuz mu “Yargılanan” bir siyasi? Çok merak ediyorum bir sonraki genel seçimlerde siyasi partiler hangi kurtarıcılarla ve programlarla bu halkın önüne çıkacaklar. Bugüne kadar vaat etmişler de ne yapmışlar? Devletin kaynaklarını özelleştirerek ülkeyi zarara uğratan siyasiler, kendi mal varlıklarını neden açıklamıyorlar?

Sendikalar çağrı yapıyor, “Bu ekonomik yapı sürdürülemez” diye. Hükümetlerin partizanlık zaaflarından faydalanarak 36 yıl boyunca her istediğinizi gelmiş geçmiş tüm Hükümetlerden almadınız mı? Dünyada örneği olmayan sosyal haklar sizlere tanınmışken, üzerinize düşen neyi yaptınız? Üyelerinize mesleki eğitim mi verdiniz ya da eğitim sektöründe yüzlerce sıkıntısı olan öğretmen veya öğrencilere yönelik bir çözüm mü ürettiniz? KTHY nın iflasında en az Hükümet kadar suçlu olan Sendika yöneticilerine hesap mı sordunuz?

Hem kamuda hem özel sektörde çalışan memurların yarattığı kayıt dışı ekonomiyi engellemek için çalışma mı yaptınız? Gümrük v.b dairelerde yaşanan ek mesai maliyetlerinin bu Kamu bütçesinde yarattığı açığın önlenmesi adına ne önlemler aldınız?

İş adamları diyor ki, “Bu ekonomik yapı sürdürülemez”. İnşaat sektörü başta olmak üzere bu ülkeye dış yatırımcı gelmesin diye yasalar yapmadınız mı? Kapalı ekonomi içerisinde bazı işadamları bu halkına yıllarca %200 karlarla mal ve hizmet satmadınız mı? Tekelleşmeyi sağlayarak genç girişimcilerin önünü kapatmadınız mı? 36 yıldır ezberlediğiniz, binlerce rapor hazırladığınız sorun ve çözümlere yönelik somut ne adım attınız? Kendi aranızda birlik olup sermayenizi birleştirerek bu ülkeye kalıcı ne yatırım yaptınız? Rekabet edemeyeceğiniz dış sermayenin KKTC ekonomisinde girişinde, davet edenin ve öncü olanın sizler içerisindeki meslektaşlarınız olduğunu bilmiyor musunuz?

Ekonomi yazarları çağrı yapıyor, “Bu ekonomik yapı sürdürülemez diye”. 36 yıldır bu ülkede yaşıyorsanız, bu durumun geçmişten beri hep böyle olduğunu görmüyor musunuz? Ekonomideki verilerden yola çıkarak ülkenin bir bilinmezliğe doğru sürüklenirken, merkez bankasında artan mevduat tutarlarını nasıl açıklıyorsunuz? Yaratılan Devletin aslında bazı güçlü Siyasilere, Sendikalara ve İşadamlarına hizmet eden bir sistem olduğunu, herkesin bu sistemden memnun olduğunu ve bu sistemin yıkılmak üzere olduğunu öngören kişilerce savunulması adına göstermelik kavgalar çıkarıldığını düşünemiyor musunuz?

Halkı diyor ki “Bu ekonomik yapı sürdürülemez”. Halkın bir kısmı partizancılık adına yıllarca bu siyasilere, sendikalara veya iş adamlarına destek vermedi mi? Kendi veya çocuğu sırf memur olsun diye bu halkın içindeki bazı kişiler oyunu Devlet öncelikleri için değil şahsi öncelikleri için kullanmadı mı? Tüm genel seçimlerde savundukları görüşler için meydanları dolduran bu halk, bu ülkede çalışan yabancıların sırf oy için vatandaş edildiği dönemde neden o meydanları doldurup da isyan etmedi?

2004 de çözüm için sokakları dolduran halk %70 lere varan yüksek bir oranda evet demişti. Peki güneyin hayır demesinden sonra bize hak veren ama hiçbir olumlu girişimde bulunmayan, Orams kararı sonrasında ise bu ülkedeki birçok olumlu gelişmeye sekte vuran Avrupa Birliğine karşın “biz de insanız, sosyal haklarımızı istiyoruz” diye bu Halk bir kez olsun ayaklandı mı? Hayır. Ama Sendikalar Hükümete karşın bu halkı organize edebiliyor, Hükümet olacak siyasiler de kendileri adına bu halkı organize edebiliyorlar. Ama halk kendi adına, kendi geleceği için içinde yaşadığı ambargoları kırmak adına bir kez olsun Dünyaya sesini duyurmak adına gösteri yapmıyor.

O zaman bakmayın siz herkesin konuştuğuna, aslında HERKES HALİNDEN MEMNUN…

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler