Çözüm sonrasında Kuzey’e yerleşecek Rumların yaşayabileceği ‘special zone’ (özel bölge) alanlar oluşturulacak”

“ALGI YÖNETİMİ” ile muhteşem ve adil bir çözüm için devam eden görüşmeler kapsamında, ana çerçeve altındaki detayların hiçbir şekilde tartışılmadığı bu günlerde, Güney yetkilileri basına önemli açıklamalar yapmaya devam ediyor. 2004 Annan Planına “Hayır” diyen Güney halkının “Evet” e yanaştırılması adına, başta Toprak-Yönetim, Güç Paylaşımı ve Ekonomi olmak üzere birçok alanda Rum Lider elde ettikleri kazanımları tek tek açıklamaya ve/veya satır aralarında vurgulamaya devam ediyor. Rum Hükümet Sözcüsü Hristodulidis, dönüşümlü başkanlığın Kıbrıs Türk tarafının önerisi olduğunu ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis tarafından kesinlikle reddedildiğini vurguladı.

Müzakere masasında Kuzeye oranla çok daha ciddi ve ağırlıklı olarak geleceği hesaplayarak “al-ver” konularında belirlenmiş stratejiler çerçevesinde hareket eden Rum Hükümeti, bu konuda da son ana kadar ısrarını sürdürecektir. Yani son güne kadar dönüşümlü başkanlığa hayır diyecektir. Buna karşın Türk tarafının “Siyasi Eşitliğin Göstergesi” olarak nitelendirdiği “Dönüşümlü Başkanlık” konusundaki ısrarı da son ana kadar aynen devam edecektir. Günün sonunda Kamu’da %33 Türk %67 Rum vatandaşı dengesi ekseninde içi boşaltılmış bir Başkanlık yaratılacak ve uluslararası tarafların da baskısı ile son gün Rumlar tarafından “Dönüşümlü Başkanlık” kabul görecektir. Bunu zafer kabul edecek olan Türk tarafı, bunun için ne tür tavizler verecektir bilmiyorum ama geneli itibari ile bizlere sunulacak olan pembe tablonun detaylarında Türk tarafının her alanda var olma şansı bulamayacağı veya kısa bir gelecekte yok olacağı ortam hazırlanmış olacaktır. Bundan emin olabilirsiniz…

Devam etmekte olan bu görüşmeler büyük strateji, planlama ve organizasyon gerektirmektedir. Rumlar bunu her açıdan ele almış ve gelecek de dâhil olmak üzere geniş bir tabanda belirli plan ve stratejilerini sürdürmektedir. Bizde ise günlük politikalar ile ucuz kahramanlıklar ve Türkiye aleyhtarlığı yaratma her türlü beceriksizliklerini T.C. yükleme peşinde olanlar süreci sürdürerek “Tarihe Geçmenin” hesabındalar… Ancak sürecin Türk toplumunun aleyhine olduğu aşikardır.

Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in her fırsatta altını çizdiği; “Mülkiyet-Yönetim ve Garantörlük” konularında taviz vermeyeceğiz açıklamaları da yine stratejik planlamalar ekseninde şekilleniyor. Öyle ki, Kıbrıs’ta varılacak bir anlaşmada, Türklerin nüfusunun Rumların nüfusunun 4’te 1’i kadar olması konusunda bir uzlaşıya varıldığı Rum basınında geniş yer buldu. Buna göre Ada’daki nüfus her zaman 4’te 1 olarak kalacak, nüfusta rakam değişimi kabul edilmeyecek. Masada kabul edilen rakam ise, 220 bin Türk ve 800 bin Rum. Demokrasinin en güzel yönü bu işte. %51 nin %49 u yönetebildiği adil bir sistem. Ve nüfus 4’e 1 olacak… Dönüşümlü başkanlık olsa ne olur olmazsa ne olur!!!

Anastasiadis in yaptığı açıklamalara müzakerelerde şu anlaşmalara varıldı:

Kamu: Kamuda yüzde 67 Rum, yüzde 33 Türk çalışacak.

Toprak: Kriterler görüşülüyor. (Nasıl bir haritanın ortaya çıkacağı belirlenecek)

İç vatandaşlık: Sınırlandırmalar konulacak. Bu konuda kriter, kurucu devletin dilleri olan Türkçe veya Rumcayı konuşabilmek olacak. İç vatandaşlığa sahip bir kişi merkezi devletin de vatandaşı olacak. Öte yandan KKTC tarafından vatandaş yapılanların Federal devlette 112 bin kişi ile sınırlı olacağını ve bu kişilerin 4 değişik kategoride vatandaşlık haklarına sahip olacağı konusunda EDEK başkanının Rum basınında yayımlanan açıklaması ile Rumların Kıbrıs çözüm planı konusundaki düşüncelerinin en açık göstergesidir. Rumların Kıbrıs çözüm planlarının nasıl çözümleneceği konusuda bir diğer stratejinin göstergesidir.

Rum tarafının her fırsatta lehine olacak şekilde esas alınmaya çalıştığı nüfus sayısı esası siyasi eşitliğin nüfus yapısı ile ilgisi yoktur. Şayet bu böyle olmuş olsa isi AB üyesi olan Rum Yönetiminin bu Birlikte Başkanlık makamına getirilmesine hiçbir zaman olanak verilmezdi.

Dönüşümlü Başkanlık: Anlaşmazlıklar sürüyor. Türk tarafı dönüşümlü başkanlığı olmazsa olmaz diyor, Rumlar karşı çıkıyor.

Kamuda %33 Türk %67 Rum ve vatandaşlık yapısında 4’e 1 oranı var oldukça, Demokrasi bunu kendi ruhunda düzenler ve bizleri azınlığa düşürür zaten. İşte size Rum’un güzel bir stratejisi daha… Herşeyi doğal oluşumuna bırakıyor ama güç kendinde kalmak kaydı ile…

Mülkiyet konusunda büyük anlaşmazlıkların yavaş yavaş giderildiği duyumlarının yükseldiği bu günlerde, uzlaşılan kriterler üzerinde yine Rumların ilk sahip olarak ciddi avantajlar elde ettiği ve bunun daha da fazlasını talep etmekte olduğu anlaşılıyor. Bunun ilk işaretlerinden biri olarak Rum Lideri Nikos Anastasiadis, bir çözüm sonrasında Kuzey’e geçecek Rumların yaşayabileceği ‘special zone’ (özel bölge) alanlarının oluşturulmasını istedi. Yani, 1974 öncesinde Türklerin yaşayabilmek adına oluşturdukları özel alanlar ile ayni… Bu kantonlarda yaşayacak olan Rum Vatandaşların güvenliği, ihtiyaçları, hizmetleri vb. herşey kurulacak Federal devlet tarafından sağlanacak ve büyük olasılıkla her konuda ayrıcalıklı uygulamalara tabi olacaklardır. Diğer bir anlatımla özel bölgeler Kıbrıs kurucu devleti sınırları içerisinde olmakla beraber Türk iradesinin egemenliğinde olmayacaklardır. Yani çözüm sonrası sözde Kuzeyde kurulacak Kurucu Türk Devleti kendi bölgesi içişlerinde güya egemen olacakmış. Bu durum, diğer olumsuzluklar yanında iki toplum arasındaki kutuplaşmanın devamına ve derinleşmesine neden olacağı aşikârdır.

Devamı yarın…

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler