“Şirketlerin sürekli olarak değer yaratabilmesi ve stratejik önceliklerine bir an önce ulaşabilmesi için şirket evliliği yapması gerek. Kıbrıs Sermayesi de artık bunu öğrenmeli ”
Bugün tüm Dünya’daki Şirketler, sürekli olarak değer yaratabilmek ve stratejik önceliklerine bir an önce ulaşabilmek için “Şirket Evliliklerini” etkin bir araç olarak kullanmaktadırlar. Ülkemizde pek örneği görülmeyen bu tip sermaye birleşimlerinde geçtiğimiz yıl Türkiye’de rekor kırılmıştır. Deloitte Türkiye’nin ”2011 Yılı Birleşme ve Satın Almalar Raporu”na göre, birleşme ve satın almalar 2011’de sayı olarak rekor kırmış ve 2011 yılı 241 adet işlemle birleşme ve satın almalar açısından tarihsel olarak en hareketli dönemini yaşamıştır.
Küreselleşme ile birlikte artan rekabet, Şirketlerin yaşam mücadelesini gün geçtikçe zorlaştırmaktadır. Şirketlerin rekabet güçlerini artırmak ve güçlü bir sermaye yapısına ulaşabilmek için bir takım stratejik kararları doğru zamanda ve doğru biçimde alıp / uygulamaları gerekmektedir. “Stratejik Yönetim ve Planlama” bu noktada Şirketleri diğer rakiplerinden ayırmaktadır. Farklılık ve farkındalık yaratmak isteyen tüm Şirketler bugünden gelecek ortalama 5 yılını planlayarak bu yönde açılımlar ve kararlar üretmelidirler.
Böylesine zorlayıcı bir ortamın doğal sonucu olarak Şirketler zaman içinde çeşitli ortaklıklar kurmak ve stratejik işbirlikleri yapmak zorunluluğu hissetmektedirler. Bu doğrultuda Şirketler varlıklarını koruyabilmek için; maliyetleri, sermayeyi, teknolojiyi, iletişim ve pazarlara ulaşım imkânlarını ve belki de en önemlisi işletme risklerini paylaşarak büyüyebilmenin arayışı içine girerler.
Modern endüstri hayatında özellikle geçen yüzyılın sonlarından itibaren firmalarda büyüme ve gelişme eğilimi gözlenmektedir. Sanayi devrimiyle birlikte parça üretimden kitle üretime geçen Şirketler, daha büyük ölçeklerde faaliyet göstermeye başlamışlardır. Şirketler için büyüme yollarından biri de başka firmalarla bütünleşmek, diğer bir deyişle birleşme yoluna gitmektir. Şirket birleşmeleri, daha hızlı ve etkin bir yöntem olması açısından diğer büyüme şekillerinden daha avantajlı sayılabilir. Birleşmeler birleşen Şirketlerin kaynaklarını daha verimli kullanmaları sonucunu doğurur. KKTC deki ekonomik hayat içerisinde oldukça aşina olduğumuz “şirketlerin ve piyasansın büyümesi” terminolojisine yönelik çalışmalara büyük bir katkı koymak adına, ekonomik hayatımızda fiilen hiç gerçekleşmemiş şirketlerin ve piyasanın büyümesinde “BİRLEŞME” nin yaratacağı dinamikler hakkında sizlerle bilgilerimi paylaşmak isterim.
Birçok farklı nedenlerle gerçekleştirilen Şirket evliliklerinin temel nedeni Şirketlerin; (i) pazar payını artırabilmek, (ii) güçlü bir sermaye yeterliliği sağlamak, (iii) bilgi ve risk paylaşımı yaparak hızlı bir yatırım ağı oluşturmak, (iv) daha Kurumsal bir yapıya geçiş yapmak v.b.
BÜYÜME; Günümüzde Şirketlerin amacı, varlıklarını korumak, varlıklarına yönelebilecek tehlikeleri diğer bir deyişle riski asgari düzeye indirmek, büyüme hızlarını en yüksek düzeye çıkartmak, bağımsızlıklarını koruyabilmek ve büyümenin gerektirdiği finansman gereksinmesini kısmen de olsa karşılayabilmek için yeterli ölçüde kar sağlamaktır. Bu amacı genel bir şekilde ifade edersek, amaç, Şirketin piyasa değerini maksimize etmektir. Şirketlerin büyüklükleri, büyüme hızları, öz sermaye miktarı, satış hacmi, üretim değeri, çalıştırılan işçi sayısı, aktiflerinin (yatırımlarının) tutarı, sağladıkları kar gibi çeşitli göstergelerle ölçülebilir. Kuşkusuz her ölçeğin, kullanılma amacına göre belli bir anlamı ve önemi vardır. Şirketin iş hacmi ve buna bağlı olarak döner ve sabit değerlerden oluşan yatırım tutarının, şirketin büyüklüğü ve büyüme hızının ölçülmesinde daha kullanışlı ölçekler olduğu ileri sürülebilir. Büyüme; iç ve dış büyüme olarak iki şekilde olabilir.
İÇ BÜYÜME; İç büyüme, şirketlerin normal faaliyetleri sonucu oluşturdukları ya da dışarıdan sağladıkları kaynakları yeni yatırımlara yönelterek gerçekleştirdikleri büyümelerdir. İç büyüme satışların artırılması, ürün ve hizmet yelpazesinin genişletilmesi ve benzer yollarla olabilir. Günümüzde iç büyüme yolunu tercih eden firmaların sayısının azlığının başlıca nedeni kaynak yetersizliğidir. Kaynak yetersizliğine rağmen büyüme hedeflerini gerçekleştirmek isteyen firmalar dış büyümeyi tercih etmektedirler.
DIŞ BÜYÜME; Dış büyüme, bir şirketin diğer şirket veya şirketlerin tamamını veya bir bölümünü ele geçirerek veya yönetimlerini denetim altına alarak büyümesi olarak tanımlanmaktadır. İç büyümeler gibi dış büyümelerde esas amaç hissedarların servetini, diğer deyişle, işletmenin piyasa değerini maksimum yapmaktır. Dış büyümenin, iç büyümeye bir üstünlüğü daha kısa sürede gerçekleşebilmesidir. Bu faktör, şirketin içinde bulunduğu sektörün büyüme hızına göre daha da önem kazanabilir. İç ve dış büyümenin maliyet açısından durumu ise birleşecek firmaya ödenecek bedele, yani birleşme şartlarına bağlıdır.
ŞİRKETLERİN BİRLEŞME NEDENLERİ; Özellikle 1980’lerden itibaren şirketlerin dış çevrelerindeki şartlarda çok önemli değişiklikler olmaya başlamıştır. Şirketleri birleşme kararına götüren bazı büyük değişiklikler şöyledir;
1. Artan uluslararası ve ülke içi rekabet
2. Değişen teknolojiler, endüstriler arası artan rekabet
3. İnsan kaynakları yönetimindeki hiyerarşi mantığının katılımcı yönetim mantığı ile yer değiştirmesi
4. Değişken döviz kurları, alınan ve satılan malların fiyatlarının değişmesi
5. Piyasalarda düşük maliyet geniş satış ve hizmet ağının en düşük maliyet ve en kapsamlı şekilde oluşturulma isteği
6. Finansal hizmetlerdeki yenilikler. Yeniden yapılanma piyasaya yeni şirketlerin girmesine, yeni hizmetlerin tasarlanmasına, kar marjlarının üzerinde baskı yaratılmasına neden olmuştur.
Henüz mesaj yok