Bugün itibari ile yaşanmakta olan ekonomik krizin, Türk Lirası kullanmakta olan Türkiye ve bizler için tek bir açıklaması var: BÜYÜK BİR DEVALÜASYON !!!
Devalüasyon, bir Devletin resmi para biriminin diğer ülke paraları karşısında değer kaybetmesidir. Global ekonomide Amerikan Dolarının yaşamakta olduğu hızlı değer artışı karşısında birçok para birimi bu duruma düştü veya düşmek üzere. Ancak Türkiye’de yaşanan ve hala yaşanmakta olan kanımca da Ekim Kasım 2015 dönemine kadar derinleşerek artacak Hükümet krizinin yarattığı etki, Global Krizin çok üstünde…
2003-2010 yılları arasında 1 USD’nin 1.50 TL – 1.60 TL aralığında seyrettiği günlerden bu günlere geldik. 1 USD = 2.90 TL! Demek oluyor ki geçen beş yıllık süre sonunda Devalüasyon oranı %47 olarak gerçekleşti. Diğer bir ifade ile, TL’nin alım gücü %47 oranında düştü. Bu ürkütücü sonuç Türkiye ekonomisine büyük bir vurgundur. Elbette hane halkı da bundan çok olumsuz etkilenecektir ancak ne var ki Türkiye büyük bir ekonomi ve hane halkı geneli itibari ile Türk Lirası fiyatlanmış bir ekonomi içerisinde kendi alternatifini yaratacaktır. Bu yüzden bu olumsuz ekonomik veri hale hazırda başta gıda ve tekstil olmak üzere yerel üretimi yüksek ürünlerde Türkiye hane halkını orta hatta ve hatta uzun vadede olumsuz etkileyecektir. T.C Devletinin döviz endeksli yatırımları ile ilgili ise, Ekonomi Bakanı Sn. Zeybekci beklenen açıklamayı dün yaptı; “YATIRIMLARDA ERTELEME OLABİLİR”…
Peki ya KKTC Ekonomisi?
Herkesin malumu… KKTC ekonomisi tamamı ile ithal ürüne bağlı ve maalesef bu da döviz ile fiyatlama demek. Sadece ithal ürünler de değil, ev kiraları, eğitim masrafları vs. birçok harcama kalemi dövize endeksli. Bu olumsuz ekonomik veri şimdiden KKTC hane halkını fakirleştirmiş durumda. Devlet ise “Elden ne gelir” diyerek için içinden sıyrılmaya çalışıyor…
Yaşanan bu olumsuz tablo karşısında bu işten çok da karlı çıkan biri var. O da Devlet bütçesi. Nasıl mı?
KKTC’ye aylık 10 milyon USD değerine mal ithalatı yapılmakta. Devlet bu ithalat üzerinden O GÜNKÜ KURU BAZ ALARAK; Gümrük Vergisi, Peşin KDV, Fiyat İstikrar Fonu vb. vergileri peşinen almakta. En basit ifade ile 02.01.2015’de 1 USD 2.34 TL iken bugün 2.94 TL. Bu kur artışı bile Devletin günlük kur üzerinden tahsil ettiği sabit oranlı vergilerde ne kadar kar ettiğinin örneği. Kaldı ki 2014 ile 2015 yılları arasında KKTC ekonomisi ne kadar büyüdü veya küçüldü herkes farkında!!! Ama ne enteresandır ki Maliye Bakanlığına bağlı Bütçe Dairesinin internette yayınladığı verilere göre (http://www.butce.gov.ct.tr/i/mozka/hazine/raporlar/GGG201507.pdf) Devlet Bütçesindeki yerel gelirlerde bir önceki yıla göre (2014) 94 milyon TL artış var… Bu 94 milyon Türk Lirası gelir artışının %67 sini;
31.3 milyon TL artış ile İthalatta alınan peşin KDV,
25.4 milyon TL artış ile İthalatta alınan Fiyat İstikrar Fonu oluşturmakta…
Diğer bir ifade ile, konjonktür gereği Devlet Bütçesi kazanıyor ve bu halk fakirleşiyor…
Yükselen dövize ek olarak hale hazırda uygulanan yüksek vergi politikaları sayesinde de ekonomi göz göre göre güneye kayıyor. Hiç bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi iki toplumlu görüşmelerde “Toprak” üzerine yapılan olumsuz açıklamalar ve “Verilecek Toprak Parçaları” konusunda çıkan söylentilerden dolayı iflasa dayanan inşaat sektörüne ek olarak, yükselen döviz karşısında artan tüm fiyatlar Eğitim ve diğer birçok sektörü de tehdit etmeye başladı. Ülkeye ulaşımın bile inanılmaz derecede pahalılaştığı günümüzde, kısa vadede Turizmin bundan büyük fırsat elde edeceğini düşünen bazı kesimler, önlem alınmaması durumunda yaşanacak sosyal yıkım sonucunda Turizmin de ne kadar olumsuz etkileneceğinin farkında bile değiller.
Yaşanan bu olumsuzluklar ışığında, Devlet öncelikli olarak halkının fakirleşmesini ve olası sosyal yıkımın yaşanmaması adına alması gereken önlemleri almak zorundadır. Bunun ile ilgili yapılabilecek pek çok mikro düzenleme vardır. Kendisine “uzama” diyen Bürokratlarımızdan ve seçilmiş her konuda uzman siyasetçilerimizden bu hamleleri dört göz ile bekliyoruz.
Henüz mesaj yok