“Bu ülkeyi uçuruma sürükleyen Siyasileri, ne tarih ne de Kıbrıs Türk Halkı affetmeyecektir.”

Artık Kıbrıs’ta ekonomik veriler “AÇLIK” ile ölçülüyor. Reel sektörün her geçen gün daraldığı, karşılıksız çek mağdurlarının ayyuka ulaştığı, iflasların, işsizliğin tavan yaptığı bir dönemde eğer birileri çıkıp da “KKTC Ekonomisi Yükselişte, bakın ülkede kimse “ AÇ DEĞİL” diyorsa bunun anlamı şudur;

Ey insanlar!!! Siz nankörsünüz… Birçoğunuzun iyi-kötü evi var, arabası var aha size Kamuda iş da verdik daha ne istiyorsunuz… Susun oturun yerinize… Anlamadığınız işe de burnunuzu sokmayın”

Kim derdi ki bir gün gelecek ve bu ülkeyi yönettiğini sanan ancak 3’üncü kümedeki bir spor kulübünü dahi yönetmekten aciz bir grup amatör siyasetçi ülke ekonomisini “AÇ DEĞİLSİNİZ YA” diye nitelendirecek.

Allaha şükürler olsun ki bu tolum aç değil açıkta değildir… 1974 öncesindeki o zor günlerde bile kimse tarafından bu kadar AŞAĞILANMAMIŞ OLAN KIBRIS TÜRK HALKI, şimdilerde kendi elleri ile seçtiği Siyasetçiler tarafından AŞAĞILANMAKTADIR… Bu ülkenin sade bir vatandaşı olarak söylemek isterim ki ardı ardına yapılan bu mesnetsiz, dayanaksız ve gerçek dışı açıklamalar ile yaşananlar insana KÜFÜR gibi gelmektedir…

Düğün, dernek, cenaze ve cenaze törenlerini kaçırmayan; mazeretler üreterek yurtdışındaki seyahatlerden neredeyse ülkede çok az kalmayı alışkanlık haline getiren ve kendini Siyasetçi zannederek bugüne kadar Siyaset sahnesinde boy göstererek kendi menfaatleri için kendi kalkına sırt çevirmiş olan Siyasetçilere sesleniyorum;

Bu ülke Halkı bugüne kadar gururu ile yaşadı… Asla bölünmedi ve başı hep dik oldu… Kıbrıs Türkü Aralık 1963 olayları sonrasında Bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir Devlet kurabilmek için yıllarca savaştı. Bu zor zamanlarda bile Kıbrıs Türk Toplumu öyle bir kenetlendi ki çadırda yaşayanlardan dağdaki mücahidine kadar kimse aç kalmadı açıkta kalmadı. Bir somon ekmeği 20 kişinin paylaştığı ve en az 3 neslin etkilendiği 11 yılık savaş sonrasında adanın Kuzeyinde özgür yaşamaya hak kazanan Kıbrıs Türk Halkı, bu ülkeyi yönettiğini sanan birçok Siyasinin yanlış uygulamaları sonucunda bugün bölünmüş ve umutlarını büyük ölçüde yitirmiştir.

Ekonomik özgürlükten uzak, Siyasi Rant ekseninde bölünmüş, bencil bir Halk noktasına gelen Kıbrıs Türkü’nü yönettiğini sanan bazı siyasetçiler yıllarca bu toplumun onurunu, gururunu hiçe sayarak sırf birilerine yaranmak ve kendi koltuklarını sağlama almak için Devlet içerisinde kendi özel devletini kurmuş ve yönetmişlerdir… “Toplum, Halk, Mücadele, Bağımsızlık, Onur, Özgürlük, Adalet v.b.” kelimeleri tam anlamı ile benimseyememiş olan Siyasiler, bu kelimelere sadece nutuklarında yer vermektedirler.

Merhum liderlerimiz Dr. Fazıl Küçük, Osman Örek ve son olarak da Rauf Raif Denktaş’ın kaybından sonra bir kez daha anlıyorum ki, toplumu arkasında sürükleyen ve tarihe mal olmuş bu liderler bugüne kadar çok büyük işler başarmışlar. Elbette onlar da hatalar yapmışlardır ama bu toplumun var olma mücadelesinin her adımında Halkı bütünleştiren, yönlendiren ve sözü dinlenen kişiler olarak toplum tarafından “Lider” olarak benimsenmişlerdir. Her üç Lider de mesleki kariyerlerinde başarılı olmuş, siyaseti toplum için yapmış ve kendi toplumları için kendi özel yaşantılarından vazgeçmişlerdir. Ne var ki onların bıraktığı yerden devam eden gelmiş, geçmiş ve bugünkü siyasetçilerimizden hiçbiri halk tarafından “Lider” vasfına layık görülmemiştir. Halk için değil kendi hırsları ve egoları için siyaset yapmış ve yapmakta olan, siyasi rant temelinde toplum içerisinde gruplaşmalar yaratmış ve yaratmakta olan, mesleki kariyerlerinde hiçbir başarıya imza atmamış ve siyaseti meslek edinmiş olanların yönettiği bu halk da yıllar içerisinde toplumsal mücadeleden kişisel mücadeleye geçerek, kendi çıkarları için bu siyasetçileri desteklemiştir.

Düşünüyorum da, ne olmuş “AÇ DEĞİLSİNİZ YA” diye açıklama yapılmış ise. Ayni siyasiler, emeklilerden vergi kesintisi yapılması konusunda televizyon ekranlarına çıkıp hiç utanmadan ve gizli kalması gerekli olmasına rağmen “Denktaş şu kadar maaş alıyor” diyerek prim yapmaya çalışmadı mı? Denktaş’ı örnek gösterip aldığı maaşın yüksek olduğunu televizyonlardan şikayet edenler ne yüzle o adamın ardından “Liderimizi Kaybettik” diye gözyaşı dökerler? Türkiye Televizyonlarında “maaşın ne?” sorusuna hiçbir tepki koymayan ve bu Halkın onurunun yaralanmasına neden olan bir Hükümet nasıl olur da Halkı için çalışmaya devam eder. Nasıl olur da bir Halk kendisini bu kadar aşağılayan bir Hükümetin yönetimi altında kalmayı kabul eder?

Her şey tam bir tiyatro sahnesi gibi… Hükümet edenler sahnede oyun sergiliyor, seyirci olan Halk da karanlığın içinde çıt çıkarmadan oyunu izliyor… Düşünün, bu ülkenin yetiştirmiş olduğu en başarılı iş adamlarından olan Asil Nadir yaklaşık iki yıldan beri İngiltere’de yargılanıyordu. Yargı süreci boyunca kılını dahi kıpırdatmayan Hükümet, kararın açıklanmasından sonra isyanları oynamaya başladı…Hadi canım sizde, ne yaptınız bu süreç içerisinde? Adama hukuk alanında destek mi verdiniz? Kulis mi yaptınız? Ayni tiyatro, ayni sahne, ayni oyuncular ve ayni senaryo…

Bu topluma liderlik etmiş bu üç kişi dışında şu an aklıma gelen veya gelmeyen birçok kişi bu Kıbrıs Türkünün Özgürlük Mücadelesinde büyük işler başardılar. Tarihe mâl olmuş bu insanlar Halkımız tarafından “onurla, gururla ve minnet ile” anılmaktadır ve sonsuza kadar da anılacaktır. Ancak, yıllardan beri bu ülkeyi yönettiğini sanıp, bu ülkeyi uçuruma sürükleyen siyasileri, ne tarih ne de Kıbrıs Türk Halkı affetmeyecektir.

Kraldan çok kralcı olan, nerden geldiğini unutarak ve bu topluma sırtını dönerek kendi menfaatleri için çalışmakta olan ve kararlar üreten tüm siyasilere sesleniyorum; “keser döner sap döner gün gelir hesap döner”…

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler