15 Temmuz 2016 Cuma akşam saat 22:00 de, kim-nasıl-ne için-oyun-tiyatro-gerçek-kalkışma-darbe-planlı-plansız ne derseniz deyin, Türkiye’de büyük bir olay gerçekleşmiştir. Herkes kendi özelinde, fikrinde bu olayı farklı açılardan değerlendirebilir. Ancak gerçek olan tek bir şey var ki, ekonomik olarak ödenecek olan bedel öngörülemez boyutlarda ağır olacaktır.

Olayın olduğu andan itibaren yaşanan olumsuzluklar karşısında yükselen döviz kurları, pazartesinin ilk ışıkları ile Merkez Bankasının müdahalesi ile baskılanmaya çalışılıyor. Ancak genel ekonomi sadece döviz/TL pariteleri ile değerlendirilecek basit bir olgu değil. Başta turizm olmak üzere Türkiye ekonomisi ve dolayısı ile KKTC ekonomisi ciddi anlamda sıkıntıya düşecek. Kaldı ki süreç tamamlanmadı. Halen Yargıda, Orduda ve Kamudaki tutuklama-araştırma ve yargılamalar devam etmekte.

Bugün itibari ile Türkiye’ye ve/veya Türkiye’den yapılacak uçuşları yasaklayan ülkeler, Türkiye’yi güvensiz yatırım bölgesi olarak ilan eden kesimler ekonomiye hem Türkiye’nin hem de ülkemizin ekonomisinde ciddi yaralar açacaklardır.

Gezi olaylarının yaratmış olduğu güvensiz ortamın yarattığı ekonomik kaybın yaralarını yaklaşık bir yılı aşkın bir sürede saran Türkiye, son zamanlarda yükselen terör saldırıları, Atatürk Havalimanı eylemi ile sıkıntılı günler yaşarken, şimdi yaşanan bu son olayın ardından “Normalleşme Süresi” nin başlangıcını ve tamamlanma süresini tahmin etmek gerçekten de çok zor.

Birçok farklı alanda yönetmekte olduğumuz yerli ve yabancı yatırımcı, son üç gündür ciddi bir panik içerisinde. Herkesi sakin olmaya davet ediyor olsak da bir yatırımcı gözü ile yaşanan olumsuzlukların yaratacağı ekonomik yıkımın öngörülemiyor olması kısa vadede belirli sektörlerde daralmanın yaşanacağının işaretlerini vermekte.

Bu noktada Türkiye’nin işi çok ama çok zor. Üstesinden gelir mi peki? Mutlak gelir ama bu süreç içerisinde ayakta kalabilmek önemli. Bizim ülkemiz için de ayni şey geçerli ancak biz bir ada ülkesiyiz ve belirli alanlarda yapacağımız açılımlar ile bunu aşmamız daha kolay olabilir. Yaşanan tüm bu olumsuzluklar ışığında, borçlu olan her işletme ve kişi durumunu ivedilik ile gözden geçirmeli ve içerisinde bulunduğu sektör, ülke verileri ve varlık yönetimi ile en az altı aylık bir stratejik plan çizmelidir. Gerekir ise küçülmeli ve ayakta kalmalıdır.

Herkesi varlık yönetimi ve planlaması konusunda profesyonel bir yardım alarak bu kısa vadeli planlamayı yapmaya çağırıyorum. İçinde bulunduğumuz an itibari ile henüz hissetmediğimiz ekonomik daralma öncesi önlem almak ve planlı bir şekilde yönetmemiz gerekmektedir.

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler