Zorla ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş olabilir. HATTA BU İKTİDAR SAHİPLERİ ŞAHSİ MENFAATLERİ, MÜSTEVLİLERİN SİYASİ EMELLERİYLE TEVHİT EDEBİLİRLER :
Özelleştirmeler için hükümet düğmeye bastı bile
KKTC ekonomisinin temel problem olan “Bütçe açığının kapatılabilmesi adına Kamu Maliyetlerinin minimize edilmesi ve Kamunun küçültülmesi” herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
2011 yılının ilk üç aylık dönemine ilişkin gerçekleşmiş bütçe verileri de bunu açıkça göstermektedir.
Hükümet diğer tüm Hükümetler gibi Siyasi Rant uğruna olmayan Devlet kaynaklarını kendi yandaşlarına dağıtmakta ve bunu finanse etmek için de yeni Vergiler, kesintiler uygulamaktadır.
Yıllardan beri süregelmekte olan bu uygulamalara son verilmesi ve yeniden şeffaf, adil ve rekabetçi bir ekonomik yapının kurulabilmesi adına yapılması gereken birçok yasal düzenleme vardır.
Bu düzenlemelerden biri biri de, Kamu Maliyetlerinde azalmaya ve Kamu Gelirlerinde artışa neden olacak “ÖZELLEŞTİRME” sürecinin başlatılmasıdır.
Şeffaf, adil ve açık ihale ile yapılacak olan ve Devlete en yüksek ekonomik katkıyı sağlayacak her özelleştirmeyi destekliyorum.
Ancak ne var ki henüz Yasal mevzuatı dahi hazır olmayan ÖZELLEŞTRİME ‘ler için Hükümet düğmeye bastı bile.
Özelleştirme sürecinde şeffaf ve adil olunmalıdır
Geçtiğimiz hafta DAÜ de yapılan özelleştirme veya diğer bir değiş ile “İşletme Devri”, Nasıl özeleştirme YAPILMAZ için harika bir örnek teşkil etmektedir.
Gerçi Kooperatif Süt Ürünleri (Koop-Süt) ve Ercan Havalimanı için de benzer sözleşmeler hazırlanmakta şu sıraralar
Herhalde DAÜ’nün özelleştirilmesinden hiçbir haberi olmayan Hükümetin bundan da haberi yoktur!!!
Ama bilen biliyor, bizler de biliyoruz ve Hükümete son kez bir çağrı yapıyorum ÖZELLEŞTİRME SÜRECİNDE ŞEFFAF VE ADİL OLUNMALIDIR.
SATMAKTA OLDUĞUNUZ BU DEĞERLER HALKINDIR, BABALARNIZDAN MİRAS DEĞİLDİR!!!
Doğa okullarının hiçbir suçu yok!
Doğa okulları ile DAÜ arasında yapılan sözleşmeyi okudum
Okurken de hayretler içinde kaldım
Öyle maddeler var ki insan bunun altında gerçekten başka nedenler arıyorum…
Peşinen de söylemek istiyorum burada Doğa Okullarının hiçbir suçu yok!!!
Bana da altın tepside böyle fırsat sunsalar ben de kabul ederdim.
Örnek vermek gerkirse;
1. Sözleşme Bedeli:
10 yıllık imzalanan sözleşmede İşletmeci (Doğa Okulları) ilk iki yıl cironun %2 si, son sekiz yıl da %4,5 işletme bedeli olarak ödeyecektir.
Bu bedelin ne olacağı / ne kadar olacağı bilinmemekte.
Üstelik tüm demirbaş da kiranın içinde.
Yetmedi, bir madde daha var ki inanılmaz
5.c maddesi uyarınca eğer bir sonraki Hükümet veya ülke halkının çıkarlarını daha iyi savunan siyasi yapı bu yanlışlığı değiştirmek ve bu oranı yükseltmek ister ise sözleşmede buna da açıkça engel olunuyor:
“Taraflar (Devlet-Doğa Okulları), sözleşme süresi içinde (10 yıl) saptanan işletme bedeline itiraz edemeyeceklerini, işletme bedelini değiştirmek için herhangi bir dava açamayacaklarını KABUL VE TAAHHÜT ederler.
Ben Mehmet Saydam olarak %5 verirdim bu Hükümete
Bu ülkede bu işi temelden kurmuş ve belirli bir başarıya ulaşmış birçok özel işletmemiz var hem de %100 Kıbrıs Sermayesi
Levent Kolej, Yakın Doğu Üniversitesi, Girne Amerikan Üniversitesi bunlardan bazıları
Neden bu kurumlardan teklif alınmadı
Onların bu sektördeki tecrübelerine mi güvenilmedi yoksa Kıbrıslı olmalarımı sorun olan!!!
Bu işletme devri sıfır yatırım maliyeti ile gerçekleşti. Herkes böyle bir ihaleye katılabilirdi
Bu ülkede eğer REKABET KURULU var ise, bu devri onaylamaması gerek!!!
Ama onların da birer Siyasi Atama olduğu düşünüldüğünde….
2. DAÜ’nün Sorumlulukları:
Bu başlık altında birçok eksiklik ve noksanlık olması dışında iki madde beni hayretler içine düşürmüştür.
8.e maddesi: “DAÜ başka bir adla iş bu protokolün tanzimi ile birlikte 5 yıl boyunca KKTC sınırları içinde ve DIŞINDA eğitim ve öğretim faaliyeti yürüten aynı seviyede ve kategoride hizmet veren herhangi bir başka eğitim kurumu açmayacaktır.”
Bu nasıl bir maddedir ve hangi akla hizmet etmektedir.
Tüm varlıkları ile üç kuruşa kiralanan DAÜ yurtiçinden neden başka bir yatırım yapsın?
Hadi ondan da vazgeçtim, yurtdışından kime ne?
Kime ne?
Bence bu madde eksik dahi olmuş.
Şu paragraf da eklenmeli:
“DAÜ de öğretmenlik yapan öğretmenler de 5 yıl boyunca ÖĞRETMENLİK YAPAMAZLAR!!!”
Protokolün 8.b maddesi uyarınca işten çıkarılacak personellerin tazminat bedeli Devlet Bütçesine yüklenmiştir.
Ayrıca yine 6.a maddesi uyarınca binada yapılacak tüm tadilat masrafları da Devlet Bütçesine yüklenmiştir.
E Devlet ne kazandı bu işten acaba?
Özelleştirmenin mantığı nerde?
Tüm maliyetler Devletin, sıfır maliyet ile devralıp işletme Yatırımcının!!!
3. Çalışanların Hakları, Binaların Bakım-Onarım ve Sigortalanması
İlgili Protokol kapsamında tüm çalışanların tazminatları Devlete yüklenmiş durumda.
Üstelik protokol gereği 17.06.2011 tarihinde devir alacağı okul binaları harici okul çalışanlarının hukuki haklarını Eylül 2011 e kadar ödenmesi gerekmekte.
Yani Devlet tarafından işten çıkartılarak tazminatları ödenmeli!!!
Bakım Onarım konusu ise tam bir rezalet.
Anahtar teslim tüm mobilyası ile kırtasiyesi, bilgisayarı ile okul teslim ediyoruz ve 1 kuruş para almıyoruz, bu da yetmezmiş gibi protokolün 6.a maddesi uyarınca yapılacak olan tüm bina tadilatlarının maliyetini de DAÜ ye yüklemektedir.
Bu inanılması zor ama gerçek protokol kapsamında, yatırımcının binaları sigorta yaptırma zorunluluğu da yok.
Onuncu yılın sonunda bizlere harabe dahi teslim etse hakkımızı arayacağımız bir madde yok…
Tek kelime ile VER KURTUL…
Özelleştirmenin temel prensipleri ve hükümetin asli görevleri
Özelleştirmek demek bu demek değildir
Şeffaf olmayan, hiçbir yasal düzenlemeye dayanmayan, kapalı kapılar ardında yapılan bu işletme devri veya özelleştirme, bu ülkenin elindeki son kalelerin fethedilmesinden de öte, peşkeş çekilmesidir. İyi niyeti olan, ülkesinin çıkarlarını düşünen hiçbir siyasetçi, DAÜ örneğindeki uygulamayı yapmaz.
Şeffaflık, rekabet ve maksimum fayda Özelleştirmelerin temel prensipleri ve Hükümetlerin asli görevleridir.
DAÜ için açık ihale yapılmalı
14 kişilik bir grubun Mağusa bölgesinden bir araya gelerek DAÜ ye talip olması gerçekten güzel ve örnek bir davranış.
KKTC sermayesinin bir çatı altında, ortak bir paydada buluşmuş olması hem sevindirici hem de ümit verici.
Ancak 14 Mağusa’lı iş adamı dışında; 2 Güzelyurtlu, 5 Girneli, 6 Lefkoşalı ve 3 İskeleli iş adamı da talip olmalı DAÜ ye…
Bunun için de mutlak surette AÇIK İHALE yapılmalı…
Ve kesinlikle mevcut protokol baştan yazılmalı…
Bu protokol KKTC DEVLETİNİN ZARARINA düzenlenmiştir.
Bunu düzenleyen ve imzalayanların emel ve amaçlarının sorgulanması gerekmektedir.
DAÜ için AÇIK İHALE YAPILMALI.
Bu ülkenin değerlerini üç kuruşa satanları belki bu hukuk sistemi yargılamıyor ama tarih onları yargılayacaktır
Öncelikle şunu ifade etmek isterim.
DAÜ örneğinde olduğu gibi, ihalesiz, kapalı kapılar ardında hazırlanıp imzalanan protokoller için, “minarenin kılıfı” gibi kılıflar mutlak surette hazırlanmıştır.
Bunun suçu tabi ki Hükümette!!!
Buradan yeniden söylüyorum, Koop-Süt için de, Ercan Havalimanı için de ayni şeyler yaşanacak.
Neden mi?
Çünkü bu kurumlar özeleştirme dışında “Yap-İşlet-Devret ve İşletme Ortaklığı” şeklinde devir olunacak.
Bunların tüm zeminleri hazırlanmıştır
Bizler özelleştirmeleri savunurken ŞEFFAFLIK ve ADALET istemiştik.
Bizlerin desteklediği özeleştirme mantığı ve uygulamaları DAÜ örneğinde yaşanan süreç değildir.
Üzülerek söylüyorum bunu yapan sadece Hükümet de değil
Kendi içimizdeki bazı arkadaşlar da bunu körü körüne destekliyorlar!!!
Yeniden söylüyorum, şeffaf, adil ve katılımcı bir ortamda yapılacak olan ve maksimum fayda sağlayacak tüm özelleştirmeleri destekliyorum ama DAÜ örneği bir özelleştirme değil, Kıbrıs halkının sahip olduğu değerlerin yok oluşunun başlangıcıdır.
Ve eğer biz Kıbrıs halkı yaşadığımız rüyadan uyanmaz, üzerimizdeki ölü toprağından silkinerek kurtulmaz isek YOK OLMAYA MAHKUMUZ.
BU ÜLKENİN DEĞERLERİNİ ÜÇ KURUŞA SATANLARI BELKİ BU HUKUK SİSTEMİ YARGILAYAMIYOR AMA, TARİH ONLARI YARGILAYACAKTIR
Kamu Maliyetlerinde azalmaya ve Kamu Gelirlerinde artışa neden olacak “özelleştirme” leri; şeffaf, adil ve Devlete en yüksek ekonomik katkıyı sağlayacak şekilde açık ihale ile yapılması şartı ile destekliyorum.
Yeniden altını çizerek söylemimi tekrarlıyorum: Kamu Maliyetlerinde azalmaya ve Kamu Gelirlerinde artışa neden olacak “ÖZELLEŞTİRME” leri; şeffaf, adil ve Devlete en yüksek ekonomik katkıyı sağlayacak şekilde açık ihale ile yapılması şartı ile destekliyorum. Ancak KKTC halkının sahip olduğu değerleri kapalı kapılar ardında dağıtan, peşkeş çeken siyaset görüşüne karşı her zaman elimden geldiğince karşı duracağımı da söylüyorum. Son bir mesaj olarak da, ülkemizi babasının çiftliği gibi yöneten siyasilere, halkımıza ve bu ülkenin yetiştirdiği gençlere bir Hitabeyi hatırlatmak isterim. Bunun için de yüce önder ATATÜRK’ ün Gençliğe Hitabesi ‘nden bir paragrafı sizlere hatırlatmak istiyorum:
“…Ey Türk Gençliği… Cebren (zorla) ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş olabilir. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur”
Henüz mesaj yok