Devlet bütçesi, kamu kesimin harcama ve gelirlerini gösteren bir bilanço ya da gelir-gider tablosu olmasının ötesinde, ekonomik yapının merkezinde yer alan ve ekonomik kararları doğrudan etkileyen bir özelliğe sahiptir.

Ekonomide karar alıcılar (özel sektör, yatırımcılar, tüketiciler) bütçe hazırlık aşamalarını ve onaylanma sürecini büyük bir dikkat ile izlerler.

Çünkü belirli bir dönemde uygulanacak olan maliye politikalarının anahatları bütçede ortaya çıkar.

Bütçe içerik olarak siyasilerin mali politikalar üzerindeki kısa ve uzun vadeli planlarının da yer aldığı birer “stratejik planlama” çalışmaları olarak da isimlendirilebilir.

Bu doğrultuda ülkemizde yıllardan beri hizmet yapmış veya yapmakta olan tüm Hükümetlerin hazırlamış oldukları Bütçeler plan-program-devamlılık ve şeffaflık açısından ciddi noksanlıklar içermektedir.

Siyasi Rant’ın, halkın beklentilerinin üstünde yer aldığı ülkemizde “Bütçe planlamaları” içerisindeki gider dağılımları, ekonomik ihtiyaca göre değil siyasi rantın devamlılığını sağlamak adına planlanmaktadır.

Diğer bir yönüyle her yıl Meclis’in onayına sunulan bütçe, onaylanmaması halinde doğurduğu siyasal sonuçları itibariyle bir güvenoyu niteliği taşımaktadır. Bütçesi onaylanmayan bir hükümet istifa etmek durumunda kalır.

Bütçeye bu işlevi yükleyen temel etken siyasal karar alma sürecidir.

Ancak ne var ki bu ülke bütçesi onaylanmayan Hükümetlerin istifa etmeden devam ettiğine dahi geçmişte şahit oldu.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde devlet, bütçe aracılığıyla milli gelirin yaklaşık olarak yarısını doğrudan kontrol etmektedir.

Vergi ve benzeri gelirler ile özel kesimden sağlanan kaynaklarla topluma değişik hizmetler sunulur.

Bu hizmetlerin arz tarafında politikacı ve bürokrasi yer alırken, talep tarafında ise seçmen ya da örgütlenmiş seçmen olarak baskı grupları yer alır.

Teorik olarak kamu hizmetleri bütün topluma yönelir ve belirli ölçütler çerçevesinde kişi ve kurumlar bu hizmetleri finanse etmek üzere vergi öderler.

Ancak uygulamada bu süreç, sanıldığından daha karmaşıktır.

Bazı hizmetler ilke olarak bütün topluma sunulduğu halde belirli kesimler daha fazla yararlanmakta; vergi, değişik toplum kesimlerine farklı ölçülerde yük getirebilmektedir.

Normalde yaklaşık olarak her yıl iki buçuk ay boyunca gündemde kalan bütçe tartışmaları bu yüzden siyasal tartışmaların en çarpıcı olanlarından birisidir ki bu süre KKTC’de iki haftadan da az bir süreç almaktadır.

Bu sürecin çok az olmasının nedeni bütçenin küçük veya nüfusun az olmasından değil, hazırlanan bütçenin hiçbir temel ekonomi verisine ve hedefe yönelik olmaksızın, sadece prosedür gereği hazırlanmasından kaynaklanmaktadır.

Genel olarak kamu politikalarının tasarımında ve özelde devlet bütçesinin hazırlanmasında önemli katkıları olabilecek bu tartışmanın, bilimsel çerçevede üretilen bilgiler ve geçmiş dönemlerde gerçekleşen Bütçe verileri ile de desteklenmesi gerekmektedir.

Ne yazıktır ki ülkemizde hazırlanan bütçelerin hiçbiri bu tip bilgi ve istatistiki veriler göz önünde tutularak hazırlanmamaktadır.

Yıllık olarak hazırlanan ve Hükümetlerin ekonomi alanındaki mali politikalarını ifade eden bütçeler belirli ilkeler temelinde oluşturulmaktadır. Bu ilkeler ve KKTC’deki geçerlilikleri ile ilgili olarak;

Genellik ilkesi: Bütün gelir ve harcamaların bütçede ayrı ayrı gösterilmesini ifade eder.

KKTC Bütçesi: KKTC Bütçesinde gelir ve harcamalar bütçede ayrı ayrı gösterilir.

Ancak Bütçenin onaylanması sonrasında genelde Siyasi Rant için yapılmakta olan harcamaların karşılanabilmesi adına “gelir kalemleri” arasında aktarımlar yapılmaya başlanır.

Bu uygulama maalesef KKTC Bütçesinde sıklıkla yaşanan bir uygulamadır.

Birlik ilkesi: Kamu sektörünün bütün gelir ve harcamalarını içeren tek bir bütçe hazırlanması anlamına gelir.

KKTC Bütçesi: KKTC’nde de tek bir bütçe hazırlanmaktadır.

Doğruluk ilkesi: Bütçenin gelir ve harcama tahminleri, mümkün olduğu kadar gerçeklere uygun sonuçlar verebilmelidir.
KKTC Bütçesi: KKTC’de hazırlanan Bütçelerde “Doğruluk İlkesi”nden bahsetmek mümkün değildir. Hazırlanan bütçe ile gerçekleşen bütçe arasında yapılan kıyaslamalar açıkça göstermektedir ki, bütçe uygulamaları Siyasi Rantı desteklemektedir.

Açıklık ilkesi: Bütçede gelir ve harcamalarla ilgili yer alan bilgilerin mümkün olduğu kadar açık olması, sadece uzmanların değil ilgi duyan vatandaşların da anlayabileceği şekilde hazırlanması gerekir. Ayrıca herkesin incelemesine açık olmalıdır. Bütçeler basılarak yayımlanmalıdır.

KKTC Bütçesi: KKTC’de hazırlanmış olan bütçe, değil inceleyenler hazırlayanlar tarafından dahi anlaşılır bir içeriğe sahip değildir.

Giderlerin gelirlerden önceliği ilkesi: Bütçede önce giderler tahmin edilir. Gider rakamları belirlendikten sonra gelirler tahmin edilir.
KKTC Bütçesi: KKTC’de Bütçede “gider tahmini” yapmak mümkün değildir. Çünkü her Hükümet kendine yakın bir kesime belirli kaynak aktarımı yapabilmek adına başta istihdam olmak üzere birçok bütçe harici harcamalar yapmaktadır. Bundan dolayı da KKTC Bütçesi herzaman açık vermektedir.

Tasarruf ilkesi: En az harcama ile en fazla hizmetin sağlanmasını savunur. Gereksiz harcamaların önlenerek, verimliliğin sağlanmaya çalışılarak, kamu gelirlerinin zorunluluk dereceleri dikkate alınarak kamu giderlerinde kullanılmasını açıklar.

KKTC Bütçesi: KKTC Bütçesinde tasarruftan bahsedemeyiz. Hükümet bütçe dışı ihalesiz olarak almış olduğu hizmetler için büyük paralar ödemektedir. Bu hizmet alımı ile ilgili sözleşmelerin tamamı Siyasi Rant adına dağıtılan menfaatlerden oluşmaktadır.

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler