KTP ile ilgili sancılı süreç dün itibarı ile tamamlandı. İhaleyi kazanan Levent – Haciali ortak girişimi adına dün bir açıklama yapan Sn. Mete Boyacı’nın da ifade ettiği gibi “İhale sürecinin kısa olması, mevcut ihale şartnamesindeki olumsuzluklar ve bilinmezliklere rağmen Kıbrıs Sermayesi kararlılığını göstermiştir ve ada ekonomisinde insiyatifi ele almıştır.”
Yaşanan ihale süreci daha önce de defalarca ifade ettiğim üzere, şeffaf ve adil bir süreçten uzak bir yapıda gelişmiştir.
Bunu çok tartıştık, tartışmaya da devam edeceğiz.
Tartışmalıyız da!!!
Bu ve buna benzer yaşanacak ihale süreçleri toplumda endişeler uyandırmaktadır.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var.
Demek ki Kıbrıslı sermaye de gerektiği yerde kendi dinaminiğini yaratabiliyor.
Aklıma hemen şu soru geliyor; acaba DAÜ’nün Doğa Koleji’ne 18’TL lik devrinde de adil ve şeffaf bir ihale yapılmış olsa idi, orada da talip olacak Kıbrıslı sermaye bulunamaz mıydı?
Bence bulunurdu, bulunmuştu da.
Keşke DAÜ de bir Kıbrıslı sermaye yönetiminde olabilseydi
KTP ihalesinin sonucu gerçekten de ilginç oldu.
46 – 48 milyonluk iki teklife karşılık 62 milyonluk bir teklif ortaya koyan Kıbrıslı bir konsörsiyum
Bu oluşum ilginçtir, birçok sektörde rakip olan iki yerel firmanın kurduğu bir birlikteliktir.
Umarım ve dilerim diğer Kıbrıslı sermayederlermiz de buna benzer birliktelikler kurmaya başlarlar.
Tabi ki burada en önemli görev yine Hükümet’e düşüyor.
Adil, şeffaf ve rekabetçi ihale süreçlerinin oluşturulması ve Kıbrıslı sermayeye yönelik pozitif ayırımcılık yapılması konusunda halen ısrarcıyım.
Siyasi Rant uğruna yıllarca dağıtılan bedelsiz haklar artık bir son bulmalıdır.
Hükümetler toplum menfaatini korumaya yönelik oluşturacakları süreçlerde, yıllardan beri birikimlerini bu topraklarda kazanmış olan Yerel Sermayeye, iş gücüne ve emeğe öncelik ve ayrıcalık sağlamalıdır.
Hükümetin yaptığı açıklamalar ışığında önümüzdeki dönemlerde Ercan Havalimanı, Elektrik Kurumu “Dağıtım-Tahsilat”, Telekomünikasyon v.b birçok alanda özelleştirmelerin devam edeceği belirtilmektedir.
Tüm bu süreçlerden önce, üzerinde konsensusa varılmış bir Özelleştirme Yasası’nın ve Rekabet Kurulu’nun hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Yapılacak ihalelerin KTP’nde yaşandığı gibi 3 gün ile sınırlı değil en az bir aylık süreçlerde ve şeffaf bir ortamda yapılması şart.
Bunun için de tüm şartların kesin ve adil yasal düzenlemeler ile belirlenmesi gerekmektedir.
Ve çalışanların hakları;
Özelleştirilecek kurumlarda çalışanların haklarını düzenleyen maddelerin, Özelleştirme Yasası kapsamında açıkca belirtilmesi gerekmektedir.
Kıbrıslı sermaye kendi varlıklarına sahip çıkarken bunu kendi vatandaşının emek ve iş gücü ile birlikte yapmalıdır.
Emin olun bunun aksi de düşünülemez zaten
Bu toplumu var eden ve yarınlara taşıyacak olanlar yine bizleriz.
Emek ve Sermaye birlikteliği
Ben inanıyorum ki adil, şeffaf ve rekabetçi bir Özelleştirme Yasası altında çalışanların hak ve özgürlüklerini de düzenleyen geniş kapsamlı Yasalar altında Kıbrıslı yatırımcılara öncelik verilerek yapılacak özelleştirmeler, tüm toplumun kârına olacaktır.
Geniş tabanlı özelleştirmelere yönelik alternatif çalışmalar da yapılmalı, KİT ve benzeri kurumların özelleştirmesinde %60’lık, blok satış dışında %40’lık bir kısım da direk olarak halka arz olmalı ve toplumun her kesiminin ekonomiye katılımı en üst seviyede sağlanmalıdır.
Toplum olarak kalkınmak ilkesine bağlı olarak yapılması gereken bu düzenlemeler için Hükümet öncelikli olarak üzerinde konsensus sağlanacak bir Özelleştirme Yasası’nı ve Rekabet Kurulu’nu hayata geçirmeli ve KENDİ HALKINA sahip çıkmalıdır.
Bunun için de Siyasilerin, Siyasi Rant kıskacından kurtulması ve ülke menfaatlerini ön planda tutmaları gerekmektedir.
Bu temenniler ışığında birkez daha vurgulamak istiyorum.
KTP’nin ihale sürecinde yaşananlar toplumun Siyasilere olan güvenini sarsmıştır.
Bu ve buna benzer ihale süreçlerinin çok daha adil, şeffaf ve toplumun genelini kapsayacak bir yöntem ile yapılması, ekonomik alanda çok daha geniş kesimleri olumlu yönde etkileyecektir.
Henüz mesaj yok