Ülkenin sürdürülebilir ekonomik bir modelden uzak bir yapı içerisinde olması ve her geçen gün tamamı ile Kamu Finansmanı için artırılan vergi yükü haricinde hale hazırda uygulanmakta olan “Teşvik Politikaları”nın adaletsizliği de bardağı taşırmış durumda.
KKTC’de gerek yerel gerek ise dış kaynaklı birçok yatırımcı beş yıldızlı Turistik Tesis inşa edebilmek için birçok sıkıntı ve riski göze almakta. Bürokratik engeller ve olumsuzluklar ile dolu bir yatırım sürecinde ithalatta tanınan teşvik harici hiçbir teşvikin uygulanmadığı ülkemiz Turizm sektöründe, yüksek operasyon maliyetleri altında ezilen Oteller en yakın destinasyondaki Antalya ile rekabet edememektedir. Domatesin kilosunun 5 TL olduğu, elektriğin kilowat saatinin el yaktığı, nakliye ve işçi maliyetlerinin tavan olduğu ve %69 vergi yükü ile savaşılan böyle bir ortamda Devlet’in Politikası belirli noktaları zengin etmek üzerine oluşturulmuş bir kapalı devre, bir sadet zinciri olarak sürdürülmektedir. Hiçbir Otel’e sağlanmayan yani hizmeti verenin zarar ettiği ülkemizde tüm nakit teşvik ülkeye turist getiren acentelere ödenmektedir. Bu noktada altını çizmek istediğim şey, acentelerin bunu hak etmediği değildir. Elbette acenteler benzer teşviklerden yararlanmalıdır. Ne var ki bu nakit teşvikler ne sektörsel olarak ne de genel ekonomi içerisinde adil dağıtılmamaktadır. Hale hazırda var olan bu adaletsiz teşvik sistemi ile ilgili alternatif önerimi daha önceki bir yazımda kaleme almıştım.
Geçtiğimiz hafta Turizm Bakanlığı, Turizm fonundan iki acenteye 1.4 milyon Euro ödeme yapmıştır. Adrese teslim yapılan ödemelerin sektöre olan katkısı tartışıla dursun, toplumun bu teşvik ödemesinden nasıl nemalandığı da ayrı bir tartışma konusudur. Yeniden altını çizmek isterim ki, bu bedel sektörsel olarak dağıtılmalıdır. Acenteler de bu sektörün bir parçasıdır ancak sektörün amirali olmamalıdırlar
Şimdilerde artık her bir Otel bir Acente açma çabasına girmiştir. KKTC mevzuatı uyarınca Turizm Acentesi açabilmek için de tüm ortakların KKTC vatandaşı olması şartı da var!!! Bu yasaklayıcı zihniyet (ki mesleki bir yeterlilik veya diploma ile ilgisi yoktur, örneğin; Doktorluk vb.) ticaret ile ilgili bu alanda yatırım yapmak isteyen birçok yabancı Otel sahibinin önünü tıkamak amacı ile yasalaşmış olsa da, artık herkes bu ülkede yasaların etrafından dolanmayı öğrenmiş durumda…
Ülkeyi yöneten ekonomik bilirkişilerin geçmişte oluşturmuş olduğu ve hale hazırda uygulamasına devam edilmekte olan “Turizm Teşvik Fonu”ndan hiçbir fayda görmeyen bu büyük yatırımlar haricinde, sistemi kendi lehine kullanan işletmeler de yok değil… Hem Otel hem de Turizm Acentesi sahibi olan bazı işletmeler, sistemin en büyük savunucuları. Bu da yetmezmiş gibi, yatırım noktasında elde ettikleri bazı “Turizm Teşvikleri” ile ayni şirket altında farklı ticaretler yaparak adil rekabeti de bozmaktalar. Sadece ve sadece Turizm için verilen yatırım indirimi ve KDV teşviklerini farklı sektörlere giriş yaparak da kullanan bu işletmeler, sistemi korumak için her türlü fedakârlığı yapmaktalar… İşte size “Ambargo nedir” sorusunun açıklaması…
Umarım ve dilerim ekonominin patronları bu adaletsiz yapıyı en kısa zamanda düzeltirler ve Yasal mevzuata da aykırı bu rekabetsiz ortamdan nemalanan çıkar gruplarını denetlemeye başlarlar…
Henüz mesaj yok