KKTC Merkez Bankasının 2012 dönemine ait 4. Çeyrek verileri geçtiğimiz günlerde açıklandı. 2012 dönemine ait ekonomik verilerin özeti şeklinde yayınlanan raporda dikkat çekici birçok başlık var. Bunların en önemlisi borç yükü gün geçtikçe artan KKTC Halkının bir önceki yıla göre 965.3 milyon TL daha çok borçlandığı gerçeğidir.

KKTC Merkez Bankası 2012 Raporu”

Artış 2011 Aralık dan 2012 Aralık dönemine oranlandığında; Kredi Kart borçlarında 31.8 milyon TL, Tüketici Kredilerinde 334.2 milyon TL ve İşetme Kredilerinde 599.3 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Hıza artan borç yüküne karşılık olarak ülkede yatırımların yapılmıyor olması ve tam aksine enel ekonomik verilerin de kötüye gitmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Demek ki toplum geçmişten gelen borçlarını ödeyebilmek ve/veya hale hazırdaki varlığını sürdürebilmek için borçlanmaya devam ediyor. Bu yeni kredilerin belki de sadece %5 lik kısmı yeni bir yatırım olarak piyasaya giriyor. Gerisi tamamı ile günü kurtarmak adına genel ekonomi içerisine aktarılan kaynak olarak yok olup gidiyor…

Kaleme aldığım bu yazıma eminim ki belirli kesimlerden itirazlar gelecektir. Bu itirazların başında da “Mevduat Artışları” yer alacaktır. Doğrudur Aralık 2011 de 8.402 milyar olan mevduat rakamı 2012 Aralık da 9.284 e ulaşmıştır. Kamuoyunda ekonominin olumlu gidişinin bir sinyali olarak algılanan bu 882 milyon TL lik artış aslında 2011 yılındaki mevduatın bir yıllık faizine denk bir artıştır. Kısacası 2011 Aralık ayındaki mevduat büyüklüğü sadece bir yıllık faizi kadar artmıştır.

Ve rapor içerisinde gözden kaçırılmaması gereken bir önemli nokta daha…Bankacılık sektöründe çalışan kişi sayısı… Tüm sektörde toplam 2.709 kişi istihdam edilmiş durumda. Sektörde toplam 2 si Kamu Bankası, 13 i Özel Sermayeli Yerel Banka ve 7 adet Şube Bankası ile Kalkınma Bankası olmak üzere toplam 22 Banka faaliyet göstermekte. Basit bir matematik hesabı ile Banka başına ortalama 123 personel düşmekte. Ama raporun detayında iki Kamu Bankasının personel sayısının toplamının 537 olduğu dikkat çekmekte. Yılların birikimi olan bu yoğunlaşma, aslında Devlet Yönetiminin küçük bir örneği…

Rapor içerisinde bir veri daha var ki toplumda yaşanan göçün temel nedenini açıkça ortaya koyuyor. İşsizlerin %66 kesimi 19-39 yaş otalamasında ve bir çoğu da üniversite mezunu. Bunlar sadece kayıtlı olanlar. Bunun en az iki katı kadar da işsizimiz var…

Siyaseti meslek edinmiş yöneticilerin 38 senedir başta olduğu bir yönetim modelinde daha farklı sonuçlar beklenemezdi zaten. Hani hep söylüyoruz ya bu ülke “Rant Sistemi” ekseninde yönetiliyor. Alın sizlere bir örnek daha; hiçbir maaş artışının olmadığı ancak piyasaların pahalılaştığı bir dönemde bütçedeki personel maliyetleri (maaşlar) 351 milyon TL den 361 milyon TL ye yükselmiş. Yani yıllık 10 milyon TL aylık ise 833 bin TL artış… En iyi ihtimal ile hesaplıyoruz ve yıllık ortalamayı bulmak için 12 ye bölüyoruz. Her ne kadar birçoğu Haziran 2012 den sonraki dönemde istihdam dilmiş olsa da..Bu hesaplama yöntemi ile aylık 833 bin TL ek bütçe maaş gideri demek, ortalamada 2.200 TL brüt maaş ile işe başlandığı öngörüsü ile en az, en az 379 kişinin istihdam edildiği gerçeğini ortaya çıkarmakta!!!

Genelim sektörün geneline…Bankacılık sektörü raporda açıklanan resmi verilere göre birçok Avrupa ülkesinden çok daha dinamik ve sağlam. Hale hazırda Merkez Bankası sektörü iyi denetliyor. Ayrıca sektör içerisinde hemen hemen tüm Bankaların başında profesyonel yöneticiler var. Adada ilk kez bir sektörde “profesyonel yönetim” benimsenmiş. Tabi ki yaşanan ekonomik daralmalar ve siyasi belirsizliklerin neden olduğu “yarın ne olacak” kaygısı mevduat sahiplerini bir aylık vadeli işlemlerin ötesine taşıyamamış durumda. Mevduatını bir aylık vadeliye bağlayanların oluşturduğu yoğunluk %72 ye yakın. Bu olumsuzluk Bankaların kredi vadelerini uzatmakta ve beklenen finansman maliyetlerini düzenlemekte zorlanmalarına neden olmakta. Bunun ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı, mevduatını en az 12 ay değerlendirecek olan vatandaşa vergisel avantajlar sunarak hem sektörü hem de mevduat sahibini rahatlatabilir. Ayrıca Finansman maliyetinin temininde yaşanan yüksek maliyetler, gerçek kişilerin ve/veya tüzel kişilerin varlıklarını değersiz kılmakta. Bu konuda da gerekli çalışmaların yapılarak başta “ipotek harcının” kaldırılması gerektiği kanısındayım.

Kategori
Etiketler

Henüz mesaj yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kategoriler
Arşivler